Friday, July 12, 2013

“Kara Vagon-38 Dêrsim Sürgünleri”

 29 Haziran 2012 at 12:58:47 / Anarşi Haber Kara vagon Kara Vagon Kitap Oldu
Yönetmen Özgür Fındık’ın “Kara Vagon-38 Dêrsim Sürgünleri” adlı belgeseli kitaplaştırıldı.
Fam Yayınları tarafından “Kara Vagon-Dêrsim-Kırım ve Sürgün” adıyla basılan kitapta, Dêrsim Soykırımı sürgünlerinin yaşamları, soykırıma katılan askerlerin anlatımları yer alıyor. Kitapta ayrıca o döneme ait devlet yazışmaları, fotoğraflar ve değiştirilen köy isimleri de var.
4. Umum Müfettişliği’nde askeri istihbarat toplamak üzere 7 yıl görev yapan emekli emniyet amiri Mehmet Ali Doğaner’in anlatımları da, “Kara Vagon” adlı kitapta yer alıyor. Doğaner, soykırımda büyük rol alan Abdullah Alpdoğan’ın istihbarat subayı Ragıp Gümüşpala’nın emrinde çalışır. Soykırımı anlatan Doğaner, “Kadın, çoluk çocuk ölmüştür. Öyle öldürme de değil, kurşuna dizdiler. Yalan söyleyecek halimiz yok. Miktarını veremem” diyor.
Atatürk ‘bu gece bitirin’ dedi
Doğaner, Seyid Rıza ve arkadaşlarının idamını da şu sözlerle anlatıyor: “Şimdi onlar yakalandı. Askeri mahkeme devam ederken Atatürk Elazığ’a gelecek. Malatya’da Abdullah Paşa kendisini karşılayınca Atatürk rahmetli, paşya ‘suçlular ne oldu?’ diye sormuş. ‘Bitmedi paşam’ demiş. Bitmedi diyince trende emir vermiş, ‘bu gece bitirin ben bugün Elazığ’a gelmeyeceğim, Diyarbakır’a geçeceğim bu gece mahkemeyi bitirin.’ Bunun üzerine bitirdiler. Yedisinin cenazesi nerde belli değil kimse bilmez. Yaktıkları yalan. Cenazelerin yeri belli olsa bir şey olmaz ama türbe olur.”
‘Irmak kıpkırmızı aktı’
Kara Vagon kitabında, o dönemde Dêrsim’de askerlik yapanlar da konuşuyor. Bu askerlerden biri olan Haydar Dede, “Adamları vurduk, vurdular. Şimdi şöyle kol kola taktılar. Şöyle kol kola taktılar beş yüz, alt yüz kişiyi ağır makineli tüfeklerle şöyle öldürdüler. Harçik ırmağına koydular, ırmak kıpkırmızı aktı” şeklinde anlatıyor soykırımı.
Bir diğer asker ise Eskeri Akyol. Dêrsim olaylarının yaşandığı dönem 2. Tabur 9. Bölük’te askerlik yapan 101 yaşındaki Eskeri Akyol, yaşanılanları vahşet olarak nitelendiriyor. Akyol ise soykırımı şu sözlerle anlatıyor: “Gittikten sonra bizi Ali Boğazı’na verdiler. Gittiğimizde askerler evleri yakıyordu. Bombaları atmak zorundaydık mağaralara. Sonra gidip baktığımızda öyle çoğu yaşlı benim gibi. Getirip üst üste yığıyordu askerler ve üzerlerine gazyağı döküp ateşliyorlardı… Öyle canlı canlı…“
Kaynak : Yeni Özgür Politika