Monday, April 2, 2012

Eşcinsel Kadınlar


Eşcinsel Kadınlar 
CENK ÖZBAY,SERDAR SOYDAN
 – 14 yaşından beri kendimi lezbiyen olarak tanımlıyorum.
– Dışarıda olsam bugün anne olmayı isterim açıkçası, ama Türkiye'de bununla nasıl başa çıkabilirim bilmiyorum.
– Kendimi bildim bileli kadınlardan hoşlandım. Hiçbir zaman erkeklere ilgi göstermedim.
– Orta ikide uzaktan âşık olduğum bir kız vardı, okuldan kaçardım onu görmek için.
– Lezbiyenler tam anlamıyla değil ama çoğunlukla erkeksidir.
– Farklı ölçülerde de olsa, ben her insanda hem kadınca hem erkekçe bir yan olduğuna inanıyorum.
– Erkeklerle ilişkide hiçbir zaman tam olarak olmayan birşeyler var, duygularla ilgili birşeyler...
– Bazı arkadaşlarım biliyor, ama ikimiz de ailelerimize açılmadık.
– Barlar bizi pek açmıyor, sonuçta barlarda maalesef tükettikçe varsınız.
–Bütün kadınların uğradığı ayrımcılığa zaten maruz kalıyoruz, bununüzerine bir de eşcinselliğimizden dolayı birçok ayrımcılığa daha maruzkalıyoruz. Bu yüzden bence lezbiyenler özellikle feminist olmalı...
CenkÖzbay ve Serdar Soydan'ın röportajları Türkiyeli eşcinsel kadınlarıncinsel ilgiler, aile ve büyüme ortamı, erkekler, arkadaşlık, dostluk vesevgililik, kadınlık durumu, iş ve eğlence, ayrımcılık, feminizm vekimlik konularında kendi deneyimlerini özgürce ifade etmelerine olanaksağlayan bir çalışma.
 rem: İçimde Kelebekler Uçuşuyordu
Derya: "İki Üç Ay Kadın Yüzü Görmediğim Oluyor"
Defne: "Öpüşmekten Nefessiz Kalıyorduk"
Demet + Ayça: "Çok Şanslıyız, Birbirimizi Bulduk"
Yeşim: "Lezbiyen Olarak Bildiğim Tek Ben Varım"
Nur: "Nur Kız Değildi..."
Müge: "Lezbiyen Beraberlik Artık Mucize Değil"
Nurhayat: "Belki de Hep İçimdeydi"
Filiz: Sappho-Bilitis-Filiz
Anne: "Burada Yaşlı Lezbiyen Yok"
E + D: "Görücü Usulü Sevgiliyiz"
Anıl: "Caddede Herkes Heteroseksüel Değil"
Zeynep: "Lezbiyenliğimi Bir Etiket Olarak Taşımak İstemiyorum"
Gia: "Dış Görünüş O Kadar Önemli Değil"
Bahar: "Gökkuşağının Altından Geçmeye Çalışıyordum"
Deniz: "Lezbiyen Ortam Gerçek Gibi Değil"
Elif: "Peri Kızları Gibiyiz"
Femidom: "Klişeleri Alaşağı Ediyorum"
Ebru: "Her Şey Gerçekten Çok İyiydi"
Guernica: "Utanç Bitti!"
Ayşe: "Erkekler de Bizimle Birlikte Feminist Oldu"
Esra: "Keşke Bütün Lezbiyenler Senin Gibi Olsa"
İki erkek olarak, böyle bir projeye girişirken, bugüne kadararaştırılmamış, düşünülmemiş, yazılmamış ve –çoğu gerçekle alakasıolmayan duyumlar dışında– bilinmeyen, bu "kapalı" ve "karanlık" konuda,bir ilk eser meydana getirmenin zorlu olacağının bilincindeydik. Buzorluluğa, kadın olarak ataerkil sistem tarafından, eşcinsel olarakheteroseksizm ve homofobi tarafından dışlanan, baskı altına alınan,hatta yok sayılan eşcinsel kadınların, kendileri hakkındaki bir kitabıiki erkeğin hazırlamasına –doğal olarak– önyargılı olabilecekleri ve busebeple projeden uzak durmayı tercih edebilecekleri gerçeği deeklenince, her şey iyice içinde çıkılmaz bir hale geliyordu. Bu açıdan,eşcinsel kadınların projeye güvenmelerini, ciddiyetimizden vesamimiyetimizden emin olmalarını sağlamak için, öncelikle üç aylık birsüre boyunca, konu hakkında okuyarak, bakışımızı ve tanımlamalarımızınetleştirdik.
 
24 Lezbiyenin Öyküsü
 
Üniversiteöğrencisi Cenk Özbay ile Serdar Soydan toplumun farklı kesimlerindenlezbiyen kadınlarla röportajlar yaptılar. Bu röportajların 24'ünü"Eşcinsel Kadınlar" adıyla kitap haline getirdiler.
Kendileriile yaptığımız röportajdan sonra Serdar Soydan, "gay" i Türkçeleştirip"gey" diye yazdıklarını, biz de böyle yazarsak çok sevineceklerinisöyledi. Onları kırmadık. Bu kitabı yazmaktaki amacınız nedir?
Cenk Özbay: Amacımız Türkiye'de benzeri olmayan gey-lezbiyençalışmalarından birini yapmaktı. Daha önce böyle kitaplar kurgusalolarak yazılmıştı, literatüre uygun değildi. Bu, Metis'ten çıkan'Cinsellikler' serisinin ikinci ayağı. İlki "Erkek Eşcinseller"di.
Nasıl bir araya geldiniz?
Serdar Soydan: Türkiye'de kadın eşcinselliği kitabı yoktu. Metis editörarıyordu, biz de istiyorduk. Bu şekilde bir araya geldik.
C.Ö.: Ben okulda toplumsal cinsiyet sosyolojisi çalışıyorum. Serdar dagey aktivist. Gey hareketler çalışma alanıma giren şeyler olduğu için,ortak arkadaşlarım Serdar'la tanıştırdı.
Bu kadınları kitapta buluşturan şey cinsel eğilimleri. Peki bukadınların lezbiyenliğe bakış açıları nasıl? Yani varoşta yaşayanla üstdüzey bir gelire sahip kadının lezbiyenliği yaşayışı aynı mı?
C.Ö.: Bizim Boğaz'da çok güzel evi olan bir katılımcımız, bir deMaltepe'de varoşta oturan bir katılımcımız da var. İkisi aynı yaşlarda.Varoştaki ciddi problemler yaşıyor. Lezbiyen olmanın getirdiği bazışeyleri yapamıyor. Bara gitmek, uygun kıyafet giymek, internete girmekgibi... Boğaz'daki kız ise bunları takmadan kendi evinde yaşıyor.Aktivist örgütlere katılmıyor ve yurtdışına gitmeye hazırlanıyor.
Kadınları ikna süreci nasıl geçti? Çok zorlandınız mı, yoksa hemen kabul ettiler mi?
S.S.: Direkt kabul edenler de istemeyenler de oldu. Kişisel çevremden bazı arkadaşlarım hemen destek verip kabul ettiler.
C.Ö.: Tabii, muhalefet eden de oldu. Serdar'ın en yakın arkadaşlarındanbiri röportaj vermeyi kesinlikle reddetti. Öte yandan hiç tanımadığımızbir kadın röportaj vermeyi hemen kabul etti. Sırf erkek olduğumuz içinmuhalefet edenler de oldu. Onlara böyle davranarak dışlandıklarısistemi baştan yarattıklarını anlattık.
C.Ö.: Lezbiyenlik gerçeğini tam da bu sokakta, yan dairede, otobüsteolabilecek hayatlarla anlatmayı tercih ettik. İlginç hikayeler var amabiz bunları cımbızla seçip kitabı onların üstüne kurmak istemedik. Bukitaptaki 24 kadın öyle bir ele alınabilir ki, hepsiyle tek tekröportaj yapıldığında inanılmaz sansasyona malzeme olurlar.
S.S.: Zaten eşcinsel bireyler sürekli marjinalize ediliyor.
Neden iki büyük şehirle sınırlı kaldınız? Anadolu'ya ulaşmaya çalıştınız mı?
C.Ö.: Çok çalıştık. Ama ulaşamazsın. İzmir'deki lezbiyenler biletoparlanıp da röportaj verecek hale gelemediler. Biz büyük şehir-taşrafarkını ortaya koymaya çalıştık. Ama yapamadık. Şu anda Diyarbakır'dayaşayan kadına ulaşamazdık çünkü orada "Ben lezbiyenim" diyen, röportajverecek bir kadın yok.
"Lezbiyenlerin erkeksi olması onları daha güçlü ve söz sahibi hale getiriyor"
Toplumun eşcinsel erkeklerle kadınlara bakışı arasında fark var mı?
C.Ö.: Eşcinsel kadınlar daima sayıca az olduklarını iddia ediyorlar. Buyüzden de güçsüz ve az görünür olduklarını söylüyorlar. Bir mesele çokönemli, o da erkeksilik. Erkeklerin kadınsılığı onlara daha çok saldırıgetirirken, lezbiyenlerin erkeksi olması onları daha güçlü ve birçokalanda söz sahibi haline getiriyor.
Lezbiyenlerle geyler iyi anlaşabiliyor mu?
C.Ö.: Ben pek iyi anlaştıklarını düşünmüyorum. Bu kadar röportajyaptık. İyi anlaştıklarını, iyi çalıştıklarını, beraber güzel işlerçıkardıklarını, iyi zaman geçirdiklerini sanmıyorum.
Kitaptaki röportajlardan...
"Annem öğrendiğinde 9 ay odadan çıkmadım"
o (...)Lezbiyenliğimizden hiç gocunmuyorduk, bizi hiç etkilemiyordu.Sarılıyorduk, çok açık şekilde öpüşmesek bile lezbiyen olduğumuzusaklamıyorduk. (...) Gerçekten ailemle bazı konularda sürekli yüz yüzegelmek durumunda olsaydım olaylar nasıl gelişirdi bilmiyorum. "Babamçok üzülüyor, bunu nasıl en aza indirebilirim?" diye çok düşündüm.(...) Anne olma fikrinde hakikaten zorlanıyorum, bir çocuklauğraşırken, ona şefkat verirken, böyle bir aşamada hissetmiyorumkendimi. (Ebru, 1979 doğumlu, öğrenci)
o (...)Kızlardan hoşlanmamın hiç sorun yaratmayacağını düşünüyordum,sonra bunun her şekilde karşıma çıkacağını anladım. (...) Bu öğrenilir,kulaktan kulağa yayılır, dalga geçilir, dışlanırım diye üzerimde bayağıbir psikolojik baskı oluştu. (...) O noktadan sonra inanmak istemedim,"Ben kesinlikle erkeklerden hoşlanabilirim, yapabilirim" diyerek birçokerkekle çıktım. (...) Birkaç sene öncesine kadar bu böyleydi. Baktımolacak gibi değil. (...) Lezbiyenlik medyada sadece erkeklerinfantezisine hizmet ediyor, gerçekten neler olduğuyla hiç alakası yok.Bir fotoğraf konacaksa sadece erkeklerin beğenisine hizmet etmesigerekiyor. (Defne, 1980 doğumlu, öğrenci)
o (...)Annem öğrendiği zaman, baskı kurdu üzerimde, ben sekiz-dokuz ayboyunca odamda yaşadım. Selamlaşmadık, konuşmadık, sadece işaretleştik.(İrem, 1976 doğumlu, ekonomist)
o Konuştukları 40 kadından 24'ünün röportajını kitaba koydular.
o Bu kadınların yaşları, eğitim seviyeleri, gey-lezbiyen harekete bakış açıları, toplumdaki konumları çok farklı.
o Aktivistlik anlamında Türkiye'nin en aktif lezbiyenleri de, hiç katılmamış olanları da var.
o Meslekleri de çeşitlilik gösteriyor. Varoştan da kız var,uluslararası kaptan olan da. Üniversitede profesör olan da varfotoğrafçı olan da.
o Kitaptaki en küçük kadın 17, en büyük kadın 46 yaşında. Yaş ortalamaları 28.

Yazarlar Hakkında:
Cenk Özbay,1980 yılında İzmir'de doğdu. STFA Anadolu Teknik Lisesi BilgisayarBölümü'nden mezun oldu. Halen Boğaziçi Üniversitesi SosyolojiBölümü'nde okuyor. Erkeksilik, popüler kültür, kimlik ve cinsiyetilişkileri konularında yayımlanmış yazıları ve projeleri var.
Serdar Soydan, 1980 yılında İstanbul'da doğdu.Ümraniye Anadolu Lisesi'nden mezun oldu. Mimar Sinan Üniversitesi GüzelSanatlar Fakültesi Sinema-TV Bölümü'nde okuyor ve televizyondizilerinde çalışıyor. "Türk Edebiyatında Eşcinsellik" konulu biraraştırma sürdüren Soydan, Legato ve Lambda İstanbul katılımcısı.

Ayşe A. Duru, “Yoğun ihtiyaç üzerine”, Radikal Kitap Eki, 11 Temmuz 2003

Türkiye'de lezbiyenlerin ve biseksüel kadınların uzun yıllardır yaşattıkları beklenti nihayet meyva verdi ve bazı marjinal romanların sayfa aralarından, belirsiz imalardan, telaffuz edilemeyen kelimelerden sonra ilk kez açık bir lezbiyen kitap yayımlandı. Eşcinsel Kadınlar'da toplam yirmi iki röportajda (iki tane de çift var) lezbiyenler ilk defa aracılandırılmadan, renk malzemesi haline getirilmeden, zorla hayatlarına erkekler katılmadan konuşma ve kendi seslerini duyurma imkanı buluyorlar. Demek ki bunu yaşamak için 2003 yılına dek beklememiz gerekiyordu.
       Kitapta hayatı aktarılan kadınlar büyük çeşitlilik gösteriyor ve hemen her röportajda, 'ayrıksı' olmayan, lezbiyenlerin yaşam pratiklerini tüm çıplaklığı ile, en acı ve sevimli yönleriyle birlikte sunmaya çalışan bir gayret görülüyor. Böylelikle Türkiye'de lezbiyen ve biseksüel kadın olmanın neleri beraberinde getirebileceğini kavrıyoruz.
       Ben iki noktayı daha vurgulama taraftarıyım. İlki biseksüel kadınlar. Kitabın başlığı özellikle 'Lezbiyenler' olmadığı için kendilerine bu kitapta yer bulabilmişler ve bugüne kadar Türkiye'de hiç konuşulmamış bu cinsel kimliği ilk kez dillendirebilmişler. (Bu, geçen yıl çıkan erkek eşcinseller kitabının da büyük eksikliği idi.) Bu anlamda Anıl ve Ebru'nun röportajları 'bir insan hem kızlardan hem erkeklerden nasıl hoşlanır?' sorusuyla ilgilenenler için mücevher değerinde.
       İkinci nokta da lezbiyen beraberlik yaşayan iki çift ile beraberce yapılan söyleşiler. Sevgililerini anlatan tek kadınlar da var, ama bir arada olmanın yarattığı ruhu bu iki röportajda duyumsamamak ve lezbiyen deneyime farklı gözle bakmamak mümkün değil.
       Kitabın iki genç yazarından Cenk Özbay bir sosyoloji öğrencisi ve mülakatların tümünü okuduğunuzda onun bazı kaygılarının izlerini sorularda görebiliyorsunuz. Serdar Soydan ise açık bir eşcinsel aktivist, Lambda ve Legato'lu. Katılımcı bulmak da onun büyük faydaları olduğu beli oluyor. Soydan, samimi ve kısa önsözüyle, Özbay da gay ve lezbiyen çalışmalarını toplumsal cinsiyet sosyolojisine oturtma konusundaki pek çok tartışmayı etraflıca ele aldığı makalesiyle kitabın açılışını yapıp sonra geri çekiliyorlar. Kadınlar konuşsun diye.
       Türkiye'de lezbiyen ve biseksüel kadınların kendi seslerini duyurmalarına fırsat veren bu ilk kitap umarız ki çok okunur, çok konuşulur ve yeni tartışmaları tetikler. Sosyal bilimci akademisyenlerin, öğrencilerin, feministlerin, ve elbette gay, lezbiyen ve biseksüellerin mutlaka okumaları gereken bir çaba. Tebrikler.
ALINTI