Monday, February 24, 2014

Robert Walser, Yardımcı – Eskinin Çöküşü

Robert Walser belki de ülkemiz okurlarının en fazla haksızlık yaptığı yazarlardan birisi. Hermann Hesse, Franz Kafka, Susan Sontag gibi yazarlar tarafından övgüler düzülmüş bir yazardan bahsediyoruz burada. Yazdığı bütün kitapların anlatılarına kendi hayatını konu etmiş, etmeye çalışmış olan Walser, birçok edebiyat eleştirmeninin gözünden de ne hikmetse kaçmıştır. Walter Benjamin’in de dediği gibi “Robert Walser’den çok şey okunabilir, ne var ki onun hakkında okunabilecek hiçbir şey yoktur.” Tabii bu söylem yarım yüzyıl öncesi için geçerli, benim dahi dört ya da beş yazım var Walser hakkında. Yeterli midir? Elbette değildir, yukarıda adı geçen yazarların narsizmini göz önünde bulundurursak Walser’i anlamaya ve çözümlemeye her gün daha fazla ihtiyacımız var gibi görünüyor.
Yardımcı, Robert Walser’in daha önceki romanlarında olduğu gibi yine kendi hayatıyla paralellik gösteren bir roman. Joseph Marti, iş bulma kurumu aracılığıyla Bärenswil’deki bir eve müdür yardımcısı benzeri bir iş bularak yerleşir. Patronu, Karl Tobler yeni/yaratıcı fikirlere tutkun bir mühendistir. Roman kurgusu ile Walser’in yaşamı burada çok büyük benzerlikler gösteriyor. Walser, hayatının bir bölümünde benzer bir eğitim almış ve işler yapmıştır.
Yardımcı, namı diğer Joseph Marti, tamamen tedirgin bir karaktere sahip birisidir. Hayatı boyunca hiçbir şeyden emin olamamış olduğu gibi fevri davranmaktan da hiç çekinmemektedir. Karar verme/düşünme anlarında “muhtemelen, yani herhalde ve aslına bakılırsa büyük ihtimalle” diyecek kadar kafası karışık birisidir. Bunlara karşın, çalışmaya gittiği Abendstern Villa’sındaki “borçluları savuşturma işinde” disiplinli ve gün aşırı profesyonelleşerek gelişme göstermektedir. Patronu Herr Tobler ise Reklam Saati, Atış Otomatı gibi icatlarına finansman sağlamaya çalışan ve sürekli trenle şehirlerarası seyahat yapan birisidir. Alman disiplininin gururu sayılacak bir iş anlayışına ve öfkeye sahiptir. Eşi Frau Tobler ise ailedeki huzuru sağlaması gereken kadındır. Joseph, kitabın bir yerinde şöyle ifade ediyor bu durumu; “Erkek var olma mücadelesi veriyordu, evdeki huzur ve barışı sağlamak ise kadının işiydi.” sf. 103
Yardımcı, tanrı-anlatıcı ile kurgulanmış bir roman. Walser’in sık deneyimlediği bu yol, metnin her zaman dik durmasını sağlıyor. Anlatıcının eğrilip bükülmemesi romanın karakterlerden bağımsız ilerlemesinin önüne geçiyor. Bu önkabulden hareketle anlatıcı ile yazar arasındaki mesafenin irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Tzvetan Todorov’un anlatıcı ile ilgili görüşünü de alıntılamak istiyorum: “… anlatıcının tüm bileşenleri bizi onun hakkında doğrudan bilgi sahibi yapar. Değer yargılarının türetildiği ilkeler anlatıcıda kişileşir; anlatıcı karakterlerin düşüncelerini gizler ya da açığa vurur, böylece kendi ‘psikoloji’ algısını bizimle paylaşır… Anlatıcı olmadan anlatı yoktur.” Poetikaya Giriş, sf. 75, Metis, 2001.
Temelde bireyin içinde bulunduğu açmazlar ile birlikte ilerlese de esas anlatmak istediği 1900’lü yılların başındaki burjuva sınıfının kendi dekadansını hazırlamakta ne kadar cömert davrandığıdır. Herr ve Frau Tobler üzerinden yapılan bu çözümleme, sistemin sertçe eleştirilmesidir. Frau Tobler ve Herr Tobler’in gerçeklikten koparak iflasa sürüklenmesini kendine ve yazınına paravan olarak kullanıyor Walser. Görkemli Abendstern Villası’nı seyretmeye dalan birisinin büroda dağ gibi birikmiş ödenmemiş faturaları görmesinin imkânsızlığı, evin tadilatında çalışmış bakırcı ustası her gün parasını isterken Herr Tobler’in biten şarapları düşünmesi, evin elektriği kesilmişken Frau Tobler’in kendine yeni bir elbise alması vb. durumlar anlatısı için kullandığı güçlü metaforlardan yalnızca birkaçı.
İşçi sınıfı ile burjuva sınıfı ve burjuvazinin yansıttıkları da Yardımcı’nın özeline aldığı ve işlediği konular. Hiç maaş almadan aylarca çalışan Joseph’in işverenlerinden bu hakkı talep etmemek için kendi kendine türlü bahaneler üretmesi, çalıştırdığı insanlara emeklerinin karşılığını vermeyen Herr Tobler için yalan söylemekten gurur duyması gibi absürtlükleri de göz önünde bulundurursak sınıflar arası çatışmanın birey üzerindeki garip etkilerini daha kolay anlayabiliriz. Yardımcı, bu sınıf farkının doğurduğu(!) komik ve saçma halleri anlatmak için çok iyi kurgulanmış bir eser. Bir alıntıyla bitirelim: “…kişi, gücünü ve etkisini hissettirebildiği insanlardan daima hoşlanır. Zenginlik ve burjuva ferahı, aşağılamaktan hoşlanır, hayır, tam olarak böyle değil belki; ama aşağılanmış insanlara tepeden bakmayı sever” sf 35.
Radikal Kitap, 25 Ocak ’12 – Sayı: 619
Onur Koçyiğit