Friday, February 15, 2013

Tadını çıkara çıkara okunan mektuplar


İki Yazarın Mektupları


İki ünlü yazar Paul Auster ve j.m.Coetzee’nin Amerika ile Avustralya arasında iki yılı aşkın bir süre boyunca gidip gelen mektuplari ”Şimdi ve Burada Mektuplar 2008-2011” başlığıyla kitaplaştı.

ÖZET

Okyanusaşırı ülkelerde yaşayan çağımızın iki büyük yazarı, Paul Auster ile J.M. Coetzee, yazışmalarından bir kitap yaptılar.
Auster ve Coetzeenin iki yılı aşkın bir süre boyunca Amerika ile Avustralya arasında gidip gelen mektupları, sanattan siyasete, spordan savaşlara, ekonomiden insan ilişkilerine kadar iki yazarın pek çok konudaki duygularını, düşüncelerini, gözlemlerini ve çok ilginç saptamalarını içeriyor.
Bu mektuplar ayrıca, sadece iki romancının düşünce dünyasını ve çağımıza tanıklıklarını değil, aralarındaki insan sıcağını da aktardığı için benzersiz.
Sevgili Paul,
Dostlukları, nasıl kurulduklarını bazılarının böylesine uzun, kimi zaman (yanlış bir tanımla) açığa vurulmamış bir biçimi olarak yorumlandıkları tutkusal bağlardan da daha uzun sürmelerinin nedenini düşünüyordum.
Sevgili John,
Bu, yıllar içinde uzun uzun düşündüğüm bir mesele. Dostluk hakkında tutarlı bir görüş geliştirebildiğimi söyleyemem, ama (kafamda bir düşünceler ve anılar girdabını tetikleyen) mektubuna cevap olarak, belki de şimdi bu görüşü geliştirmenin zamanıdır.
Kitap Hakkında
Yazar : Paul Auster, John Maxwell Coetzee
Sayfa Sayısı : 272
Yayın Evi : Can Yayınları

Tadını çıkara çıkara okunan mektuplar

14.02.2013 01:00:00// SELİM İLERİ
Romancıların, hikâyecilerin dostluklarına bence pek güven olmaz. Gizli bir çekişme vardır aralarında. Auster ve Coetzee bunu yenmişler
Attilâ İlhan’a yazdığımız mektuplar –hepimiz hayatteyken- yayımlandığında çok şaşırmıştık. Aramızda küsenler, kızanlar, gücenenler olmuştu. O günlerde âdeta bir fırtına kopmuştu.
Benim anlayamadığım, kitabın çıkışından bir gün önce görüşmemize rağmen, Attilâ Ağbi’nin mektuplarımızı ele güne okutacağından hiç söz açmamış olmasıydı. Başka bir gücenikliğim olmadı. Dahası, çoğu gençlik yıllarımdan kalma mektuplarımı, o günlerdeki Selim’i hatırlamaya, kavramaya çalışarak okumuştum.
Az buz değil, 90 küsur sayfa! Yasada mı değişme oldu, işte ne olduysa, Attilâ İlhan’a mektuplar bir daha yayımlanmadı. Bazen, kendiminkileri ayrı bir kitapçıkta derlesem mi diye düşünürüm. Ne yazık ki, Attilâ Ağbi’nin cevapları bende yok. Bana yazılmış bütün mektupları çoktan yırttım.
Bununla birlikte, ‘gerçek’ mektuplardan oluşma kitapları çok severim. Nâzım Hikmet’in Piraye’ye, Kemal Tahir’e yazdığı mektupları defalarca okumuştum...
Stefan Zweig 1930’larda kaleme getirdiği ünlü denemesinde ‘mektup çağı’nın sona erdiğini söyler. Telefon ve telgraf her şeyi mahvetmiştir. Zweig yerinmekten kendini alamaz.
1970’lerde, 1980’lerde, hatta ‘90’larda hâlâ mektup yazma sevdalısıydım. Uzun uzadıya mektuplar, Behçet Necatigil’e mektuplar, Attilâ İlhan’a, Ferit Edgü’ye, Vedat Günyol’a, Enis Batur’a mektuplar, Adalet Ağaoğlu’na, Füsun Akatlı’ya, Emine Işınsu’ya...
Sonra mektup yazamaz oldum. Bilgisayar yazışmalarından da uzağım. Ama cep telefonundan ‘SMS’ çekebiliyorum!.. İşte, kısacık mesajlar, mesajlaşmalar mektup yerine geçiyor.
Oysa yazı masamda yepyeni bir mektup kitabı: Şimdi ve Burada (Can Yayınları). Paul Auster ve J.M. Coetzee’nin 2008-2011 arası mektuplaşmaları. İki ünlü romancının birbirlerine yazdıkları.
Paul Auster, itiraf edeyim ki, hiçbir zaman ‘benim yazarım’ olmadı. Ay Sarayı’nı sonuna kadar –güç bela- okumuş, Son Şeyler Ülkesinde’yi yarım bırakmıştım. Yazı Odasında Yolculuklar’la perimiz biraz barışmıştı Paul Auster’la. Hepsi o kadar.
Coetzee’yi Nalan Barbarosoğlu salık vermişti. Romancının Romanı’nı severek okudum. Taşra Hayatından Manzaralar’ı da çok sevdim.
Şimdi ve Burada’yı tadını çıkara çıkara okuyorum. Romancıların, hikâyecilerin, şairlerin dostluklarına bence pek güven olmaz. Çekememezlik demesem de, gizli bir çekişme vardır aralarında.
Auster ve Coetzee bu çekişmeyi yenmişler. Belki ‘okyanusaşırı’ ülkelerde yaşamaları işe yaramış. Her dakika birbirlerini görseler, aynı kentte yaşasalar, içki sofralarında sık sık bir araya gelseler, aynı içten dostluk sürer miydi, bilmiyorum.
Coetzee’nin ekonomik kriz konusundaki masum yaklaşımlarına, Paul Auster bıyık altı gülümsüyor gerçi, yine de gölgesiz devam ediyor yazışmalar. Belki, Şimdi ve Burada’nın planlanmış, kitaba dönüşeceği baştan belli mektupları içermesi de dostça görünümü pekiştiriyor...
Seçkin Selvi’nin yetkin çevirisi Şimdi ve Burada’ya ayrı bir tat katmış. Yeri geldiğinde, dipyazı yoluyla bilgilendirmeleri de. Bir kez daha ayırt ettim: Çeviri edebiyatımız değerli Seçkin Selvi’ye ne kadar çok şey borçlu!
Şimdi ve Burada çok hoş bir kitap. Birbirlerine, birbirlerinin yazdıklarına saygılı, sevgicil iki romancıyı öyle kolay kolay bulamayacağımıza göre, özellikle salık veririm.