Friday, November 9, 2012

Zehra’nın Cenneti: Mezarlıktan çizgi romana

Geçen hafta Şehir ve Korku temalı İTEF (İstanbul Tanpınar Edebiyat Festivali) kapsamında, İran Vakayinamesi adlı bir uluslararası buluşmayı yönettim. Biri İranlı diğeri Cezayirli olan Amir ve Khalil’le, yani Zehra’nın Cenneti adlı sansasyonel çizgi romanın yaratıcılarıyla birlikte… Onlarla konuşmamız sırasında Hollanda’da yaşayan İranlı edebiyatçı Kader Abdolah da vardı. Paulo coelho ile Orhan Pamuk’sa sohbete ucundan kıyısından karıştılar. Ama bu ayrı konu. Bizim konumuz Zehra’nın Cenneti. 
Çünkü yayınlandığı her ülkede fenomen olan Zehra’nın Cenneti şimdi nihayet Türkçe’de de yayınlandı. Kitap günümüz İran’ında yaşanan politik olayları anlatıyor ve cep telefonu gibi basit bir cihazın bile gerekirse baskıya karşı koymak için bir araç olabileceğini vurguluyor. Amir hikayeyi kaleme alan kişi. Hayatı İran’dan sonra ABD, Kanada, Avrupa’nın birçok farklı ülkesi ve Afganistan’da geçmiş. Aynı zamanda belgesel filmci. Khalil ise gazeteciliğinin yanı sıra çizer. İkisi de şu anda ABD’de yaşıyorlar. 

Amir ve Khalil’e niçin Amir ve Khalil dediğimi yani soyadlarından bahsetmediğimi anlatayım önce… İkisi de gerçek adlarını kullanmıyor. Ayrıca fotoğraf da çektirmiyorlar. Hem radikal İslamcı kesimlerin tepkisini çekmek istemedikleri için, hem de gerçek isimleriyle sürdürdükleri bambaşka birer meslekleri olduğundan… Mesela Khalil aslında Ortadoğu meseleleriyle ilgilenen ünlü bir gazeteciymiş. (Gerçek adı, adresi bende saklı.) Hatta ABD’de bağımsız bir radyo kanalında sürdürdüğü talk show’una bir keresinde Orhan Pamuk bile konuk olmuş. Khalil, Pamuk için, “Şahsıyla ilgili olumsuz addedilebilecek şeyleri açık açık konuşabilen daha doğrusu beklemediğiniz anlarda beklemediğiniz itiraflarda bulunabilen bir adam” dedi. Ama doğrusu şaşırmamış. Bunu, “İstanbul kitabını okuduğumda açık sözlülüğüne zaten hayran kalmıştım” diye açıkladı.
Tam adı “Zehra’nın Cenneti: Kayıp Bir Oğul. Kayıp Bir Seçim. İran Bu mu?” olan çizgi romana gelince… Amir ve Khalil’in, internetin daha doğrusu dijital kültürün siyaset ve edebiyatta ne kadar etkili olabileceğinin kanıtladıkları söylenebilir. Sonuçta ilkin dijital ortamda Arapça, Farsça, İngilizce, Fransızca, Almanca, İspanyolca, Portekizce, İtalyanca, Hollandaca, İsveççe, Fince, Korece yayınladıkları ve kısa sürede Ortadoğu’nun yeraltı sahnesinde fenomen haline gelen çizgi romanları Zehra’nın Cenneti, hepimize yeni direniş biçimlerinin mümkün olduğunu gösterdi.

Aslında baştan anlatmak gerek… Tahran’ın güneyinde Behesht-e Zehra (Zehra’nın Cenneti) adlı bir mezarlık var. İran’da isyankarların, direnişçilerin sonunda gönderildiği yer burası. Bir tarafında hep kalabalık bir insan topluluğu oluyor. Kayıp evlatları için yas tutan anne ve babalar, şehrin en büyük mezarlığında sürekli sessiz bir eylem gerçekleştiriyor.
Emir ve Halil’in çizgi romanı adını işte bu mezarlıktan, orada bekleyen acılı anne babalardan alıyor. Bir de 2003’te İran’daki kayıp insanları araştırırken tutuklanan ve hapishanede dövülmek suretiyle katledilen gazeteci Zahra Kazemi’den.
Çizgi romanda olaylar, şaibeli 2009 seçimlerinin hemen sonrasında geçiyor. İran’daki en büyük sokak protestolarından birinden sonra Mehdi isimli bir genç kayboluyor. Annesi Zehra ve blog yazarı olan erkek kardeşi Hassan umutsuzca onu aramaya başlıyorlar. Arayışları onları zalim bir rejimin labirent gibi koridorlarında sürüklüyor. Hastanelerden morga kadar her yeri gezerken, yozlaşmış bürokratları aşarak taksi şoförleri, çarşı esnafı ve tabii ki Hassan’ın hacker arkadaşları aracılığıyla cezaevi bilgisayarlarına bile sızıyorlar. Onlara kah bir YouTube videosu, kah bir SMS mesajı yardım ediyor. Biz de böylece YouTube videolarının sadece komik kedi filmlerinden, blogların da sadece nail art fotoğraflarından ibaret olmadığını, internetin muazzam bir kitlesel güç haline gelebildiğini görüyoruz. Konuşmamız sırasında 2009 seçimlerinde yapılan yolsuzlukların ortaya çıkmasında cep telefonlarının çok önemli bir yeri olduğunu anlattı Amir: “Yüzlerce, binlarce insan cep telefonu fotoğrafları ve mesajlarda dünyanın dört bir yanına anında belge iletti. Bu yüzden bence İran’da cep telefonu olan herkes artık bir gazeteci.” kitabın kapağında bu yüzden cep telefonu tutan bir el var.
İnternet Amir ve Khalil için elbette ayrı bir önem taşıyor. Çünkü Zehra’nın Cenneti’ni 2010’da önce internette yayınladıkları çizgi romanları 2011′de kitap olarak basıldı. Şimdi Pegasus Yayınları’ndan Türkçe’de olarak çıktı.

Coelho’dan destek var
Ünlü İranlı yazar Reza Aslan Zehra’nın Cenneti’ni şu sözlerle anlatıyor: “Zehra’nın Cenneti, muhteşem ve etkileyici bir muhalif eser. Baskının boyunduruğundan kurtulmak için her türlü bedeli ödemeye hazır yürekli insanların kırılmaz iradesine bir çizgi roman kapsamında tanık olmak okurlara çok iyi gelecek.”
Bir de Paulo Coelho hadisesi var tabii. Devrimden sonra İran’ı ziyaret eden tek Müslüman olmayan yazar olmasına rağmen Paulo Coelho, İran’da olup bitenlere gösterdiği tepkiden dolayı zaten hükümet tarafından mimlenmişti. 2009 seçimlerinden sonraki protesto gösterileri sırasında polis tarafından öldürülen Nida Ağa Sultan’ın ardından blogunda yazdığı yazıdan sonra işler iyice kızıştı. Önce Zahir adlı romanı toplatıldı, ardından yayınevi Caravan mühürlendi, sonunda da yayıncısı Arash Hejazi tehditlerden ötürü İngiltere’ye kaçmak zorunda kaldı. Coelho Zehra’nın Cenneti’nin yaratıcıları olan Amir ve Khalil’e de en büyük desteği verdi. Kitapta hem bugüne dek İran’da nedensiz bir şekilde ortadan kaybolan aktivistlerin upuzun bir listesi, hem de Coelho’nun bir yazısı yer alıyor.
Gülenay Börekçi,