Friday, April 25, 2014

KANLI PAZAR

Hafızalara kazınmalı
 
HALUK KALAFAT

Kanlı Pazar, failleri “bulunamayan” katliamlardan. Tıpkı 16 Mart 1978’deki Beyazıt Katliamı ya da Madımak gibi. Hiçbiriyle yüzleşilmedi.
Kanlı Pazar organize bir saldırının sonucunda gerçekleşmişti ve öncesinde geliyorum diyen olaylar engellenmediği gibi, saldırı sırasında da müdahale edilmedi ve en vahimi sonrasında organize biçimde üzeri örtüldü. Mustafa Eren Kalkedon Yayınları’ndan çıkan Kanlı Pazar: 1960’lar Türkiyesi’nde Milliyetçiler, İslamcılar ve Sol başlıklı çalışmasında söz konusu organizasyonu adım adım açığa çıkarıyor. Bunu yaparken aslında 1960’ların siyasi atmosferinin de geniş bir özetini veriyor.
Eren’in çalışmasının temeli lisans bitirme tezine dayanıyor. Yazar seksen sayfalık bu tezi 2012’de kitap olarak yayımlanmaya karar verdiğinde elden geçirip ekler yaparak iki yüz sayfalık kapsamlı bir çalışmaya dönüştürüyor.
Kitabın merkezindeki katliam 16 Şubat 1969 Pazar günü yaşandı. “Emperyalizme ve Sömürüye Karşı İşçi Yürüyüşü”ne saldıran sağcı militanlar o gün Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan’ı öldürdü ve yaklaşık iki yüz kişiyi yaraladı. Kitabın ilk sayfalarında sağ ve sol arasındaki gerilimin ana ekseni çiziliyor; iki kutuplu o günlerde sağcılar solcuları “Moskof” yani S.S.C.B. yanlısı; solcular da sağcıları “Amerikancı ve emperyalizmin elindeki güçler” olmakla suçluyordu.
1960’ların ortalarından itibaren bu gerilimin merkezinde ABD’nin 6. Filo’su bulunuyor ve filonun her gelişinde gerilim artıyordu. 17 Temmuz 1968’deki gösterileri takiben İTÜ Öğrenci Yurdu’nu basan polis, Vedat Demircioğlu’nu öldürdü. İki yıldır süren protestolarda ilk kan dökülmüştü. Şubat 1969’da 6. Filo’nun yeniden geleceği duyulduğunda sol-sosyalist gençlik örgütleri bir araya gelerek ortak eylem kararı aldı. 7 Şubat günü Vedat Demircioğlu’nun pencereden atıldığı İTÜ – Gümüşsuyu binası önünde basın toplantısı düzenlendi ve 16 Şubat Pazar günü Beyazıt’tan Taksim’e düzenlenecek “Emperyalizme ve Sömürüye Karşı İşçi Yürüyüşü” çağrısı yapıldı. Mustafa Eren kitabında solun antiemperyalist örgütlenmesini özetlerken, bir yandan da sağcı basının ve Milli Türk Talebe Birliği (MTTB), Komünizmle Mücadele Dernekleri (KMD) ve Mücadele Birliği (MD) gibi İslamcı yapılanmaları ve onların eylemlerini de adım adım anlatıyor. Hem solun hem de sağın aldığı pozisyonu detaylı biçimde aktarıyor.
Kitabın belki de en çarpıcı yanı Kanlı Pazar öncesi ve sonrası dönemin basınında çıkan haberlerin yer aldığı ve incelendiği üçüncü bölüm. Bu bölümle birlikte Mustafa Eren, Kanlı Pazar’la kristalleşen 1960’ların siyasi atmosferinin fotoğrafını iyice belirginleştiriyor.
Son bölümde olay hakkında yıllar sonra yapılan değerlendirmeleri de derleyerek fotoğrafı tamamlıyor. Bunca yıl sonra saldırganların bazılarının fikri yapısının çok değişmediğini görüyoruz. Örneğin saldırının başaktörlerinden Mehmet Şevket Eygi 11 Nisan 2006’da Yeni Şafak’a verdiği mülakatta şöyle diyor: “Aynı şartlar olsa yine aynı şeyi tereddütsüz yapardım.” Değiştiklerini söyleyenler de var. MTTB’nin Genel Başkan Yardımcısı Abdurrahim Boynukalın gibi; “Yaşananlar provokasyondu. O günlerden ders aldığımız için sokakta değiliz.” Ama bu değişimin siyasete nasıl yansıdığını Mustafa Eren şöyle ifade ediyor: “AKP’nin iktidara geldiği Kasım 2002 seçimlerinin ardından Meclis’in yüzde 50’sinden fazlasının MTTB geçmişi olduğu açıklanmıştı.”
Kitabın sonsözünde şöyle yazıyor Eren: “… Faillerin ortaya çıkarılmamış olması, son örneğini Hrant Dink davasında gördüğümüz bir sürece getirmiştir Türkiye’yi. Bu nedenle hafıza tazelemek ve unutmamak önemlidir. Kanlı Pazar da Türkiye’nin unutmaması gereken olaylardan bir tanesidir.”
 
KANLI PAZAR
1960’lar Türkiyesi’nde Milliyetçiler, İslamcılar ve Sol
Mustafa Eren
Kalkedon Yayınları
2012, 283 sayfa, 18 TL.