Hafızalara kazınmalı
HALUK KALAFAT
Kanlı Pazar, failleri “bulunamayan” katliamlardan. Tıpkı 16 Mart
1978’deki Beyazıt Katliamı ya da Madımak gibi. Hiçbiriyle yüzleşilmedi.
Kanlı Pazar organize bir saldırının sonucunda gerçekleşmişti ve
öncesinde geliyorum diyen olaylar engellenmediği gibi, saldırı sırasında
da müdahale edilmedi ve en vahimi sonrasında organize biçimde üzeri
örtüldü. Mustafa Eren Kalkedon Yayınları’ndan çıkan Kanlı Pazar:
1960’lar Türkiyesi’nde Milliyetçiler, İslamcılar ve Sol başlıklı
çalışmasında söz konusu organizasyonu adım adım açığa çıkarıyor. Bunu
yaparken aslında 1960’ların siyasi atmosferinin de geniş bir özetini
veriyor.
Eren’in çalışmasının temeli lisans bitirme tezine dayanıyor. Yazar
seksen sayfalık bu tezi 2012’de kitap olarak yayımlanmaya karar
verdiğinde elden geçirip ekler yaparak iki yüz sayfalık kapsamlı bir
çalışmaya dönüştürüyor.
Kitabın merkezindeki katliam 16 Şubat 1969 Pazar günü yaşandı.
“Emperyalizme ve Sömürüye Karşı İşçi Yürüyüşü”ne saldıran sağcı
militanlar o gün Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan’ı öldürdü ve yaklaşık
iki yüz kişiyi yaraladı. Kitabın ilk sayfalarında sağ ve sol arasındaki
gerilimin ana ekseni çiziliyor; iki kutuplu o günlerde sağcılar
solcuları “Moskof” yani S.S.C.B. yanlısı; solcular da sağcıları
“Amerikancı ve emperyalizmin elindeki güçler” olmakla suçluyordu.
1960’ların ortalarından itibaren bu gerilimin merkezinde ABD’nin 6.
Filo’su bulunuyor ve filonun her gelişinde gerilim artıyordu. 17 Temmuz
1968’deki gösterileri takiben İTÜ Öğrenci Yurdu’nu basan polis, Vedat
Demircioğlu’nu öldürdü. İki yıldır süren protestolarda ilk kan
dökülmüştü. Şubat 1969’da 6. Filo’nun yeniden geleceği duyulduğunda
sol-sosyalist gençlik örgütleri bir araya gelerek ortak eylem kararı
aldı. 7 Şubat günü Vedat Demircioğlu’nun pencereden atıldığı İTÜ –
Gümüşsuyu binası önünde basın toplantısı düzenlendi ve 16 Şubat Pazar
günü Beyazıt’tan Taksim’e düzenlenecek “Emperyalizme ve Sömürüye Karşı
İşçi Yürüyüşü” çağrısı yapıldı. Mustafa Eren kitabında solun
antiemperyalist örgütlenmesini özetlerken, bir yandan da sağcı basının
ve Milli Türk Talebe Birliği (MTTB), Komünizmle Mücadele Dernekleri
(KMD) ve Mücadele Birliği (MD) gibi İslamcı yapılanmaları ve onların
eylemlerini de adım adım anlatıyor. Hem solun hem de sağın aldığı
pozisyonu detaylı biçimde aktarıyor.
Kitabın belki de en çarpıcı yanı Kanlı Pazar öncesi ve sonrası
dönemin basınında çıkan haberlerin yer aldığı ve incelendiği üçüncü
bölüm. Bu bölümle birlikte Mustafa Eren, Kanlı Pazar’la kristalleşen
1960’ların siyasi atmosferinin fotoğrafını iyice belirginleştiriyor.
Son bölümde olay hakkında yıllar sonra yapılan değerlendirmeleri de
derleyerek fotoğrafı tamamlıyor. Bunca yıl sonra saldırganların
bazılarının fikri yapısının çok değişmediğini görüyoruz. Örneğin
saldırının başaktörlerinden Mehmet Şevket Eygi 11 Nisan 2006’da Yeni
Şafak’a verdiği mülakatta şöyle diyor: “Aynı şartlar olsa yine aynı şeyi
tereddütsüz yapardım.” Değiştiklerini söyleyenler de var. MTTB’nin
Genel Başkan Yardımcısı Abdurrahim Boynukalın gibi; “Yaşananlar
provokasyondu. O günlerden ders aldığımız için sokakta değiliz.” Ama bu
değişimin siyasete nasıl yansıdığını Mustafa Eren şöyle ifade ediyor:
“AKP’nin iktidara geldiği Kasım 2002 seçimlerinin ardından Meclis’in
yüzde 50’sinden fazlasının MTTB geçmişi olduğu açıklanmıştı.”
Kitabın sonsözünde şöyle yazıyor Eren: “… Faillerin ortaya
çıkarılmamış olması, son örneğini Hrant Dink davasında gördüğümüz bir
sürece getirmiştir Türkiye’yi. Bu nedenle hafıza tazelemek ve unutmamak
önemlidir. Kanlı Pazar da Türkiye’nin unutmaması gereken olaylardan bir
tanesidir.”
KANLI PAZAR
1960’lar Türkiyesi’nde Milliyetçiler, İslamcılar ve Sol
Mustafa Eren
Kalkedon Yayınları
2012, 283 sayfa, 18 TL.