O
meşhum güne kadar mahallenin adını sakinleri ve komşu ilçeler dışında
bilenler sınırlıydı. Tapusuz ve sıvasız evleri , çamurlu yolları, işsizi
ve yoksulu bol olan bu mahalleyi, bağlı bulunduğu ilçenin belediyesi
bile unutup kaderine terk etmişti. Çoktan hurdaya ayrılması gereken ve o
da saatte bir gelen otobüsleri de olmasa dış dünyaya bağlantıları
külliyen kesilecekti ama yaşlı otobüsler sayesinde İstanbul'un merkezi
noktalarına ulaşamasalar da hiç olmazsa komşu ilçelere kadar
uzanabiliyorlardı...
Takvimler
12 Mart 1995 tarihini gösterdiği gece , mahallenin adını sadece Türkiye
değil , cihan duydu. Üstelik mahalleyi tanıtmak adına kendilerinin özel
bir çabası olmaksızın...
O
gece beyaz bir marka Renault Station marka otomobil İsmetpaşa
Caddesi'nin başladığı tepeden bayır aşağı süzülürken içinden uzanan
eller dört kahvehaneyi taradı. Bir kişi yaşamını yitirdi. Katilleri
taşıyan otomobil hiç acele etmeksizin biraz ötede çatallaşan yol
ayrımından sağa saparak gözden kayboldu.
Yapılan
saldırıyı ve polis ekiplerinin kayıtsızlığını protesto etmek isteyen
mahalleli , karakola yürüdü. Polis ekipleri de bunu bekliyormuşcasına
kendilerine taş atanlara mermi ile karşılık verdi...
"
Sevgili Orhan Tüleylioğlu , Gazi olayını ve davasını unutturmak
isteyenlere inat dör dörtlük bir araştırmaya imza attı. Hem gelecek
kuşaklara yanlış meteryal bırakmamak hem de o üç gün Gazi de yaşanan
katliamı belleklere kazımak için yapılan bu çalışmayı çok önemsiyorum. "
Miyase İlknur