“Broch’un
Büyülenme adlı romanı yirminci yüzyılın en önemli romanlarından
biridir, hattâ belki de Thomas Mann’ın Doktor Faustus’undan daha
başarılı olduğu söylenebilir. Her iki eser de Hitlerizmin psikolojik
köklerini açığa çıkarmaktadır.”
-George Steiner-
“Nasıl ki dünya edebiyatında,
modern düzyazı alanında İngiltere’yi Joyce, Fransa’yı Proust temsil
ediyorsa Hermann Broch da yeni Alman düzyazısını temsil eder.”
-Rudolf Brunngraber--George Steiner-
1935 yılında, Hitler’in iktidarı ele geçirmesinden yaklaşık iki yıl sonra kaleme alınan Büyülenme adlı romanda Broch, Avrupa’da faşist sistemlerin nasıl egemen olabildiği sorusuna cevap arar; faşizmin egemen olmasına yol açan psişik, politik ve kitle psikolojisiyle ilgili nedenleri ve mekanizmaları ele alır. Roman, Alpler’de bir köyde geçer. Günün birinde bu köye Marius Ratti adlı bir yabancı gelir ve çok geçmeden her sosyal kesimden, her yaştan insanı gizli umut ve isteklerinin gerçekleşeceğine inandırır. Bunu, çıkar karşıtlıklarından yararlanarak, gençleri militarize ederek, azınlıkları baskı altına alarak, gelecekte köyün komşu köyler üzerinde maddi üstünlüğü ele geçireceğini vaat ederek gerçekleştirir ve kitlesel histeri yaratarak iktidarı ele geçirir.
Bir kara büyü: Faşizm – Arzu Eylem
Viyana’da dünyaya gelen Yahudi yazar Hermann Broch, Büyülenme adıyla Türkçe’ye kazandırılan eserinde Hitler’in Almanlar üzerinde yarattığı etkiyi çözemeye çalışır. Kara büyüye kapılan insanları, din, savaş ve yabancılık olgusunu bir doktorun günlükleri üzerinden aktarır yazar. Vaatlerle ruhun nasıl ele geçirildiği sorusunun cevabını arar. İlk yazıldığında Dağların Romanı olan eserin adını sonrasında “Die Verzauberung” (Büyü) olarak değiştirir.
Viyana’da dünyaya gelen Yahudi yazar Hermann Broch, Büyülenme adıyla Türkçe’ye kazandırılan eserinde Hitler’in Almanlar üzerinde yarattığı etkiyi çözemeye çalışır. Kara büyüye kapılan insanları, din, savaş ve yabancılık olgusunu bir doktorun günlükleri üzerinden aktarır yazar. Vaatlerle ruhun nasıl ele geçirildiği sorusunun cevabını arar. İlk yazıldığında Dağların Romanı olan eserin adını sonrasında “Die Verzauberung” (Büyü) olarak değiştirir.
“Bu dünya hangi kurala göre bölünmeye başlamıştı?”
Galya bıyıklı, gizemli vaiz Marius Ratti
önce birkaç genci, daha sonra neredeyse Aşağı Köy’ün tamamını etkisi
altına alır. Ratti, sanki Hitler kadar Mussolini’yi de kapsayan bir
karakterdir. Söylemlerinde Heidegger’den izler taşır. Görüşleri toplama
fikirlerden, ihtiyaçlar üzerinden doğmuş biridir. Önerileri çelişkilerle
doludur. İnandırıcı değildir. Baş döndürücüdür. Marius Ratti’yi büyüyü
sezen iki nesnel gözle izleriz. İlki anlatıcı karakter olan ve bilinci
simgeleyen Doktor (romanın bir bölümünde nesnelliğini kaybeder ve sonra
yeniden kendine gelir), diğeriyse bilgeliğin, iyiliğin ve vicdanın
timsali şifacı Gisson Ana’dır.
Doktorla
iyi geçinmeye ve onu ikna etmeye çalışan Ratti’nin asıl hedefi Gisson
Ana’nın yani vicdanın kitle karşısındaki gücünü kırmaktır. Büyülenme
toplumsal anlamda gerçek olmayan gerçeğin ele geçirilmesini,
örgütlenmesini konu edinir. Broch roman hakkında yaptığı açıklamada
metni tür olarak fabl olarak nitelendirir. Roman alegoriktir.
Karakterler ve olaylar simgeseldir. Doktor modernizme yakınken, Gisson
Ana sezgiyi simgeler. Ratti’yi asıl çözümleyen ve anlayan sağduyu Gisson
Ana’dır. Marius’u insanın karanlık yanlarını gösteren bir ayna olarak
görür, Doktor’a toplumu aydınlatacak kişi olarak rol verir. Broch
hakikati sezme gücünü kadın karakterlere bırakır. Gerçeği onların
dilinden aktarır. Fakat kadınlar büyünün de etkisiyle edilgendir. Yazar,
kitlesel çılgınlığı (faşizmi) yaratan rolleri erkeklere bırakır. Ratti
tarafından kışkırtılan erkekler, dünyanın kadınların hâkimiyetinde
olduğuna inandırılır. Yaşam onların elinden alınmalıdır. Romanda
kadınlık aynı zamanda doğayla özdeştir. Şiirsel anlatımın gücüyle
yaşanan her şey doğanın ve insan doğasının sınırlarına takılır.
Köye
dışarıdan gelen Marius, yanında yer alan alaycı cüce Wenzel’in
kışkırtmasıyla Aşağı ve Yukarı Köy’de düzeni altüst eder. Wenzel’in
alaycılığı küçümsemeyi de içerir. Wenzel sanki Marius’un gizlemeye
çalıştığı ilkel yanıdır. Marius erkek olmayan erkektir. Bu yanıyla
iktidarsızlığı temsil eder. Öyleyse iktidarını kitlelerin ruhunu ele
geçirerek dışarıdan almalıdır. Madenci köyden önce çiftçi köye musallat
olur. Makinesiz hasadı savunur. Makineleşmeyi işsiz kalmanın bir nedeni
olarak sunar. Romandaki radyo düşmanlığı, dış dünyaya karşı kendini
kapatmayı ve sansürü simgeler. Romanda Kalvinist olarak tanımlanan tek
tüccar karakter olan Wetchy ise dışlanır. Marius Ratti, madenci köyü
dağdan altın çıkarma vaadiyle büyülemeye çalışır. Altın, köyün ruhunu
ele geçirebilmek için kullanılan ekonomik simgedir. Anlatı boyunca
Doktor insanların bu yersiz vaatlere nasıl kandığını anlayamaz. Kurban
edilmeye varan olayları durduramaz. Dağ ayinindeki dansa katıldığı
sırada kendisi de geçici olarak bu büyüye kapılır. Büyünün etkisini
anlasa da nedenini kavrayamaz.
Doktorun
sık sık başvurduğu doğa tasvirleri esere mistik bir hava katar.
Betimlemeler insan tasvirleriyle çelişir. Olanları doğayla
bağdaştıramayan yazar, onu kirleten varlığın yalnızca insan
olabileceğinin altını çizer böylece. Romanın merkezinde yer alan dağ
simgesi gücü temsil eder. Dağı yenmek, dağın kendinden isteneni insana
sunması doğayı yenmeye dair eşdeğer anlamlar taşır. Pagan
geleneklerinden tamamen sıyrılmamış Hıristiyan bir toplumun açlık ve
yoksullukla birlikte zedelenen değerlerinin yerine yeni bir değer koyma
arayışı dinin de yerine geçer. Hatta onu çarpıklaştırır, nefrete doğru
ilerleyen bir karanlığa sürükler. Bilinçli bilgiyi temsil eden
uygarlıkla inisiye edilerek yayılan mistisizm arasındaki tezatlık
arasında döner olaylar. Barbara’yla anlatıcı arasındaki aşkı saymazsak
aşka hiç yer yoktur romanda. Aşk anlatıcıya göre ben’e duyulduğu kadar
sen’e de güven duymaktır. En güçlü iyileştiricidir. Tam da bu noktada
Broch kitle psikolojisinden etkilenen insanların asıl sorunu olarak
yalnızlığı koyar. Yalnız insanın hakikati yitirebileceği gerçeğine
inanan Doktor, Marius’un başka türlü bir yalnızlığa yürüdüğünü
göstermeye çalışır. İnsanlarsa Marius’u kalplerindeki hakikati gösteren
kişi olarak görürler. Asıl olanın birlik ve beraberlik olduğunu,
yaşamlarının ancak bu şekilde anlam kazanacağına inanırlar. Kendi
ruhlarını beraberliğe teslim eden bu insanlar dışarıdan gelen ruhu
giyinirler.
Broch
faşizmin yarattığı koşulları, insanın kontrolden çıkan davranışlarını
diğer karanlık çağlarla buluşturur. İsa’nın çarmıha gerilişi, İbrahim’in
oğlunu kurban etme düşüncesi… Gerçek olamayacak kadar gerçek olanı yani
gerçeküstüleşeni şiirleştirerek kaleme alır. İnsanların kararları,
önerileri konuşurken karanlığı görmeyişini, bir inanca birlik olmak
adına körü körüne bağlanışını anlamsızlaştırır. Anlatılan faşizmin
anlaşılmazlığıdır aslında. Erkek olmayan erkektir Ratti, erkeklerden
alır gücünü. Babası olmayan kadın, kadını olmayan erkektir Gisson Ana.
Kadınların kadın olamadan doğurdukları çocuklardır büyüye teslim
olanlar. Bir yanıyla roman hizmetkâr olarak görülen kadınlarca
yetiştirilen erkeklerin hikâyesidir. Yalnızlığın sahte görünümünü
yaratan eksiklik duygusuyla kendi kazdıkları toprağın altında kalanların
körlüğüdür büyülenme. Ölümle ittifak kuran Marius yeniden doğuştan
habersizdir. Öldürdüğü vicdanı yeryüzünde yalnızca dağlar varmışçasına
güce kurban eder. Kendi kuyusunda saklı korkuyla yüzleşmeyi reddeder.
Broch’un
faşizmin kara büyüsünü bozması için kadınları çağırdığını da söylemek
gerekir. “Dünyevi zorluklara rağmen uzaktaki ışığı çağırabilirsen kadın
olursun.” (s. 338)
Şiirsel
anlatım Büyülenme’nin felaket anlatısı olmasıyla ters düşer. Broch’un bu
tercihi insanın kaybettiği masumiyete yeniden kavuşacağına dair umudu
olarak görülebilir. Olay akışı anlaşılır ve kolay okunur olsa da,
anlaşılmayan tek gerçeklik niye sorusudur. Broch insanların zayıf
yerlerine ışık tutar. Karanlığı örgütleyenleri sırtlarını yasladıkları
dağ tarafından cezalandıracaktır.
“Marius,
sahip olduğu bilginin üstüne oturuyor, aynı bir kadın gibi, …o nedenle
hiçbir zaman bilmek istemeyecek, o nedenle aşksız…o, bir büyücü, başka
bir şey değil.” (s. 155)
Kitabın Künyesi
Büyülenme
Orjinal isim: Die Verzauberung
Hermann Broch
İthaki Yayınları / Roman Dizisi
Yayına Hazırlayan: Ahmet Öz, Şeyda İşler, Şule Koçak
Kapak Tasarımı: Şükrü Karakoç
Çeviri: Süheyla Kaya
İstanbul, 2013, 1. Basım
384 s.