“Çağmızın
kuşkusuz en önemli sorunu, yabancılaşmanın bilincine varmak ve bunun uzantısı
olarak da bilinen belirli yöntemler ışığında ona karşı koymaktır. Maymunun
insana dönüşümünden sonra karşılaşılan ve yüzde yüz aşılması gereken en önemli
sorunlardan biri budur. Böylece insanın gelişimine karşı son engeller de
kaldırılacak ve evrim alabildiğine hızlanacaktır. insan düşüncesi, doğayla
yeniden bütünleştiğinde yüz yıl öncesinden beri müjdelenen kavramların
maddeleşmesi ve insanın ölümsüzleşmesi gerçekleşecektir.Yabancılaşmanın
yıkılmasıyla davranışlarımıza şekil veren fetişler ortadan kalkacak ve örneğin
miras düzeni gerçek kişiler arası ilişkilere, şovenizm yurtseverliğe,
bireycilik özgürlükten yana özlemlere dönüşebilecek olanakları
bulabilecektir.Yabancılaşma süreci, uzun bir çelişkiler zinciri içermekte ve
yine her çelişkide olduğu gibi özünde ileriye dönük, evrimsel yanlar
taşımaktadır. Bu evrimsel yanlar, insanın tutsaklığğna karşı özgürlüğe
dönüktür. Üretimin, evrimin, beynin ve insanın gelişimini içeren özgürlüğe...”
***
"Japonya’nın
Pasifik Okyanusu’ndaki küçük adası Koşima’da Kırmızı Surat denilen bir maymun
türü yaşamaktadır. Meskûn olmayan ada, bu nadir maymun türünün doğal çevresinde
uzun süreli incelenebilmesine elverişlidir. Japon bilimciler, yıllarca
izledikleri maymunların her birine isim takar ve hepsini günü gününe gözlerler.
Kırmızı Surat
maymunların başlıca besin maddesi, dere kenarında yetişen yabanıl bir patates
türüdür. Japon bilimciler, 1953 yılında şaşırtıcı bir keşif yapar: İmo adını
verdikleri genç dişi maymun, dere kenarında bulduğu patatesleri, önce suya
daldırıp çamur ve kumdan arıtır, sonra yer. Bu temizlik davranışını, izleyen
günlerde oynaştığı soydaşlarının yanında da tekrarlar.
Japon bilim
ekibi, yaklaşık dört ay sonra İmo’nun ait olduğu maymun sürüsünden başka
maymunların da patatesleri yıkamaya başladığını gözlemler.
1957 yılı gelip
çattığında, İmo’nun 60 üyeli kabilesinden 15 maymun, buldukları tüm patatesleri
artık yıkadıktan sonra yemektedir. Bir ila 3 yaş arası yavruların tamamı,
“yemekten önce temizlik” adetini benimsemiş, beş yaşına kadar olan anaların
çoğunluğu da uygulamaktadır. Ancak orta ve üst yaş grubu 45 maymun, patatesleri
hâlâ çamurlu yemektedir.
1962 yılında,
nüfusu insanlar gibi çoğalmayan, tam tersine 59 üyeye düşen maymun kabilesinde,
42 maymun patatesleri yıkamaktadır. Temizliği küçük yaşta ve başta oyun olarak
öğrenen maymunlar büyümüş, yeni yavrular yapmış, “bilgi”yi onlara da
aktarmıştır. Japon bilimcilerin, grupta küçük yaşta patates yıkamayı
öğrenemeyen maymunlarla yaptıkları bir dizi test sonucunu, araştırma
raporlarına “zekâ özürlü” oldukları kaydıyla geçer.
1972 yılına
gelindiğinde, salt İmo’nun grubu değil, adadaki öteki maymun kolonilerinin de
patates yıkama tekniğini kullandığı saptanır.
Ancak bu
davranış biçimi, azınlık sayıda bazı maymunlar tarafından asla benimsenmez.
Üstelik sayısal azlıklarına karşın, patates yıkayan soydaşlarına husumet
besler, fırsat bulduklarında saldırırlar.
Verşan Gür,
“Davranışlarımızın Kökeni” kitabından yaptığı alıntıyı şöyle bitiriyor:
“Koşima Adası
maymunları, bugün hâlâ patatesleri suda yıkadıktan sonra yiyor. Başlangıçta
derede yıkanan patatesler, artık denizde temizleniyor. Kırmızı Surat maymunlar,
İmo’nun buluşunu daha da ileri götürerek patatesi her ısırıştan sonra denize
batırıp, yani tuza banıp daha lezzetli hale getirmeyi de keşfettiler.
Her maymun
kolonisinden muhafazakârlar, bu davranışı da benimsemedi. Patatesi yıkayanlara,
denize bananlara saldırmaya devam ettiler. Ancak, gelişmenin önüne geçemediler.
Sayıları azala azala, yok olup gittiler.
Günümüzde,
Koşima Adası’nın devrimci dişisi İmo çoktan öldü. Çocukları bile ölüp gitti.
Ama Japonya’nın Kırmızı Surat maymunları, her patates yiyişlerinde bu afacan
kızın anısını yaşatıyorlar.
Düşünüyorum da,
acaba bizim türümüzün İmo’ları kimlerdi?”