Uruguaylı
gazeteci ve yazar Galeano’nun kalemiyle insanoğlunun serüveninin “bilinmeyen”
yüzü: Âdem’le Havva cennetten kovulduklarında Paris’e değil, Afrika’ya
yerleştiler.. ABD’nin Irak uygarlığını işgalinden binlerce yıl önce o barbar
topraklarda evrenin tarihindeki ilk aşk şiiri doğmuştu... Arjantin’in en yüksek
anıtı 19. yüzyılda Patagonya yerlilerini yok eden
General Roca adına dikilmiştir. Uruguay’ın en
geniş caddesi 19. yüzyılda Uruguay
yerlilerinin kökünü kazıyan general Rivera’nın adını taşır.
Her gün
gazeteleri okurken bir tarih dersindeymişim gibi geliyor. Gazeteler
söyledikleriyle ve söylemedikleriyle bana çok şey öğretiyor.
Tarih yaşayan
bir paradoks; çelişkilerle yürüyor. Belki bu yüzden suskunluğu sözlerinden daha
çok şey anlatıyor ve çoğu kez yalan söylerken gerçeği itiraf ediyor: Kısa bir
süre sonra yeni bir kitabım yayımlanacak: AYNALAR. Bir tür evrensel tarih.
Cüretimi hoşgörün. Oscar Wilde, “Her şeye karşı direnebilirim, baştan çıkarılma
dışında” demiş. İtiraf etmeliyim ki ben de fotoğrafta görünmeyenlerin bakış
açısından insanoğlunun serüveninin değişik bölümlerini anlatmanın çekiciliğine
dayanamadım.Başka bir deyişle, pek bilinmeyenleri anlatmak istedim. İşte bazı
örnekler:
Âdem ‘le Havva
cennetten kovulduklarında Afrika’ya yerleştiler, Paris’e değil.
Bir zaman sonra
oğulları dünyayı dolaşmaya çıktığında yazı icat edilmişti; ama Irak’ta, Teksas’ta
değil. Cebir de Irak’ta biliniyordu. 1200 yıl önce Muhammed el Harizmi bulmuştu
ve logaritma sözü onun adından türetilmişti.İsimler, onları isimlendirenlerle
pek uyuşmaz genellikle. Örneğin British Museum’daki Partenon yontuları Elgin mermerleri olarak
bilinir oysa Fidias’ ın (Yunanlı heykeltıraş MÖ 490-431) yonttuğu mermerlerdir.
Elgin onları
müzeye satan İngilizin ismidir.
Avrupa’ya
Rönesans’la gelen üç önemli buluş; pusula, barut ve matbaa, aslında Çin’de
çoktan beri biliniyordu, Avrupa’nın yeniden bulduğu pekçok şey gibi. Doğu’da
Hintliler herkesten önce Dünya’nın yuvarlak olduğunu biliyorlardı; Batı’da ise
Mayalar, zamanı doğru biçimde gösteren takvimi yapmışlardı.
1493’te Vatikan,
Amerika’yı İspanya’ya, Kara Afrika’yı da Portekiz’e bağışlamıştı; barbar
halklara Katolik inancını öğretsinler diye. O zamanlar Amerika İspanya’dan 15,
Afrika da Portekiz’den 200 kat fazla nüfusa sahipti.
Tenoçtitlan,
Aztek ülkesinin merkezi, bir su kentiydi. Hernan Cortez kenti taş üstünde taş
kalmayıncaya dek yıktı. 200 kanonun dolaşabildiği su kanallarını molozlarla
doldurdu. Bu, Amerika kıtasındaki ilk su savaşıydı. Tenoçtitlan bugünkü Meksiko
kentidir. Suyun aktığı yerlerde otomobiller dolaşıyor.
Arjantin’in en
yüksek anıtı 19. yüzyılda Patagonya yerlilerini yok eden
General Roca adına dikilmiştir.
Uruguay’ın en geniş caddesi 19.yüzyılda Uruguay yerlilerinin kökünü kazıyan
General Rivera’ nın adını taşır.
Özgürlük
filozofu John Locke , Kraliyet Afrika şirketi adına köle alıp satardı.
18. yüzyıl
doğduğunda İspanya kralı V. Philip taç giymiş ve kuzeni Fransa kralıyla, Gine
şirketi siyahları Amerika’ya satabilsin diye bir anlaşma imzalamıştı. Her iki
krallık da satıştan yüzde 25 pay alıyordu. Voltaire , Rousseau , İsa , Eşitlik,
Umut, Dostluk gibi isimleri olan gemiler köleleri taşımıştı.
ABD’nin iki
kurucusunun adı, resmi tarihin sisleri arasında kaybolmuştur. Bugün kimse ne
Robert Carter’ ı ne de Vali Morris ‘i anımsar. Yaptıkları unutularak
ödüllendirilmiştir. Anayasayı kaleme alan Morris, bir köleyi normal bir insanın
beşte üçüne eşit olarak kabul eden maddeye karşı çıkmıştı. Hollywood’un ilk
büyük yapıtı “Bir Millet Doğuyor” 1915’te Beyaz Saray’da gösterildiğinde Başkan
Wilson ayakta
alkışlamıştı. Filmin konusunu da o yazmıştı ve koyu bir Klu Klux Klan
hayranıydı.
1234 yılından
başlayarak tam yedi yüzyıl boyunca Katolik kilisesi kadınların tapınaklarda
şarkı söylemesini yasaklamıştı. Havva kızlarının sesinin kutsal yerleri
kirleteceği düşüncesiyle.
1783’te İspanya
kralı el işçiliğinin onursuz olmadığını buyurdu. O güne dek bu insanlar saygın
kişiler olarak görülmemişlerdi.
1986 yılına dek
İngiltere’de okullarda erkek çocukları kemerle, sopalarla, coplarla dövmek
yasal cezalar olarak kabul
edilirdi.
1793’te eşitlik,
özgürlük ve kardeşlik adına Fransız Devrimi erkeklerin yurttaşlık haklarını
ilan etti. Kadınların yurttaşlık hakkını öneren Olympia de Gouges’ un kafası giyotinle
kesildi. Yarım yüzyıl sonra Paris Komünü’nde bir başka devrimci hükümet seçme
hakkını kabul
etti. Kadınların oy kullanması ise neredeyse oybirliğiyle (899’a karşı 1)
reddedildi.
Bizans
imparatoriçesi Theodora, hiçbir zaman devrimci olduğunu söylemedi, öyle de bir
hali yoktu; ama 500 yıl önce onun sayesinde Bizans İmparatorluğu boşanmanın ve
kürtajın kadınların hakkı olarak tanındığı ilk yer oldu.
Köleci Güney’e
karşı savaşı kazanan sanayileşmiş Kuzey’in komutanı Grant, daha sonra ABD
başkanı oldu. 1875’te İngiliz baskılarına karşı şunları söylemişti: “200 yıl
içinde korumacılık politikamız başarıya ulaştığı zaman serbest ticarete
geçeceğiz.” Yani şimdi dünyanın bu en korumacı devleti 2075 yılında serbest
ticarete geçecek!
Lootie, küçük
ganimet, Avrupa’ya gelen ilk Pekin
cinsi köpekti. 1860’ta Londra’ya vardığında İngilizler onu bu isimle vaftiz
ettiler. Çünkü yıllarca süren afyon savaşlarının sonunda Çin’de başlayan
yağmanın bir parçasıydı. Uyuşturucu satıcısı Kraliçe Viktoria , afyonu
toplarıyla kabul
ettirmişti. Böylece Çin koskoca bir uyuşturucu bağımlısı ülke olup çıkmıştı.
Hem de özgürlük adına, yani ticaretin özgürlüğü adına.1870 yılında Paraguay
özgürlük adına, yani ticaretin özgürlüğü adına yok edilmişti. 5 yıllık bir
savaşın ardından bu ülke, hiç kimseye tek kuruş borcu olmayan tek Latin Amerika
ülkesi, dış borçla tanışıyordu.
Yıkıntıların
tozu yatışmadan daha, ilk borç kredisi Londra’dan ulaştı; çünkü Arjantin’e,
Uruguay’a ve Brezilya’ya yüklü bir tazminat ödemesi gerekiyordu. Kıyıma uğramış
olan ülke (Paraguay)
kendi katillerine bu iş için para ödemeye zorlanmıştı.
Haiti de yüklü bir tazminat ödemişti. 1804’te
bağımsızlığını kazanan ülke, 150 yıl boyunca Fransa’ya bu günahının kefareti
olarak bir servet ödemek zorunda kalmıştı.
Birleşik
Devletler’de büyük şirketlerin insan hakları vardır. 1886’da yüksek mahkeme bu
hakları özel kuruluşlara da tanıdı. Çok zaman geçmedi, şirketlerinin insan
haklarını savunmak için Birleşik Devletler dünyanın farklı yerlerinde on ülkeyi
işgal etti. Bunun üzerine Antiemperyalist Birlik’in yöneticisi olan Mark Twain
, yıldızların yerine kurukafalar olan bir bayrak önerdi. Bir başka yazar,
Ambrose Bierce ise şöyle diyordu: “Savaş, Tanrı’nın bize coğrafyayı öğretmek
için seçtiği bir yoldur.”
Toplama kampları
Afrika’da doğmuştu. İngilizler başlatmış, Almanlar geliştirmişti. Herman
Göring, babasının 1904’te Namibya’da denediği modeli Almanya’da uygulamıştı.
Joseph Mengele’ nin öğretmenleri, aşağı ırkların anatomisini Namibya’daki
toplama kamplarında öğrenmişlerdi. Tüm kobaylar siyahlardı.
1936’da
Uluslararası Olimpiyat Komitesi saygısızlığı kabul
etmedi ve Hitler’ in düzenlediği olimpiyatlarda Peru futbol takımı, Hitler’in
doğduğu ülke Avusturya futbol takımını 4-2 yenince maçı iptal etti.
Hitler’in hiç
arkadaşı yoktu. Rockefeller Vakfı ırk araştırmalarını ve ırkçı Nazi tıbbını
paraca desteklemişti. Coca Cola Alman pazarı için Fanta’yı icat etti. IBM
Yahudilerin belirlenmesini ve sınıflandırılmasını sağladı; böylece ilk kez
delikli kart sistemi denenmiş oldu.
1953’te komünist
Almanya’da bir işçi eylemi yapıldı. İşçiler sokaklara döküldü, Sovyet tankları
da işçilerin seslerini kesmek için sokakları işgal etti. Bunun üzerine Bertold
Brecht. “Hükümet bu halkı dağıtıp başkasını seçse daha kolay olmaz mıydı” diye
önerdi.
Pazarlama
çalışmaları. Kamuoyu oluşturma. Savaşlar yalan söyleyerek satılır, otomobil
satar gibi.
1964’te ABD Vietnam’ı işgal
etti. Çünkü Vietnam,
Tonkin Körfezi’nde iki ABD gemisine saldırmıştı. Dışişleri Bakanı Robert
McNamara, Tonkin Körfezi saldırısı diye bir şeyin hiç olmadığını kabul ettiğinde, savaş
binlerce Vietnamlının bağırsaklarını deşmişti çoktan.40 yıl sonra Irak’ta tarih
kendini yineledi.
ABD’nin Irak
uygarlığını işgalinden binlerce yıl önce o barbar topraklarda evrenin
tarihindeki ilk aşk şiiri doğmuştu. Sümer dilinde kil tabletlere yazılmış şiir,
bir tanrıça ile çobanın karşılaşmasını anlatıyordu. Tanrıça İnanna o gece bir
ölümlü gibi sevmişti. Çoban Dumuzi o gece boyunca ölümsüz olmuştu.
Yaşayan
paradokslar, kışkırtan paradokslar:
Aleijadinho ,
Brezilya’nın en çirkin adamı, koloni dönemi Amerika’sının en güzel haykellerini
yarattı.
Marco Polo’ nun
bir özgürlük serüveni olan gezi kitabı Cenova’da bir hapishanede yazıldı.
Mançalı Don
Kişot , bir başka özgürlük serüveni Sevilla’da bir hapishanede doğdu.
Müziğin en özgür
biçimi cazı yaratanlar siyah kölelerin torunlarıydı.En iyi caz gitaristi Django
Reinhard’ ın sol elinde sadece iki parmağı vardı.Fransız mutfağının büyük
ustası Grimod de la Reyniere’ in elleri yoktu. Kanca ellerle yazar, pişirir ve
yerdi.
İspanyolcadan
Çeviren: Engin Demiriz (La Jornada, Meksika, 3 Ocak 2008)
Not: Eduardo
Galeano, Uruguaylı gazeteci-yazar. Türkçeye de çevrilmiş Aşkın ve Savaşın
Gündüz ve Geceleri, Latin Amerika’nın Kesik Damarları, Tepetaklak, Ateş Anıları
Üçlemesi Aynalar gibi kitapların yazarıdır.