Friday, March 22, 2013

Savaşlar Yalan Söyleyerek Satılır/Eduardo Galeano

 

Uruguaylı gazeteci ve yazar Galeano’nun kalemiyle insanoğlunun serüveninin “bilinmeyen” yüzü: Âdem’le Havva cennetten kovulduklarında Paris’e değil, Afrika’ya yerleştiler.. ABD’nin Irak uygarlığını işgalinden binlerce yıl önce o barbar topraklarda evrenin tarihindeki ilk aşk şiiri doğmuştu... Arjantin’in en yüksek anıtı 19. yüzyılda Patagonya yerlilerini yok eden General Roca adına dikilmiştir. Uruguay’ın en geniş caddesi 19. yüzyılda Uruguay yerlilerinin kökünü kazıyan general Rivera’nın adını taşır.
Her gün gazeteleri okurken bir tarih dersindeymişim gibi geliyor. Gazeteler söyledikleriyle ve söylemedikleriyle bana çok şey öğretiyor.
Tarih yaşayan bir paradoks; çelişkilerle yürüyor. Belki bu yüzden suskunluğu sözlerinden daha çok şey anlatıyor ve çoğu kez yalan söylerken gerçeği itiraf ediyor: Kısa bir süre sonra yeni bir kitabım yayımlanacak: AYNALAR. Bir tür evrensel tarih. Cüretimi hoşgörün. Oscar Wilde, “Her şeye karşı direnebilirim, baştan çıkarılma dışında” demiş. İtiraf etmeliyim ki ben de fotoğrafta görünmeyenlerin bakış açısından insanoğlunun serüveninin değişik bölümlerini anlatmanın çekiciliğine dayanamadım.Başka bir deyişle, pek bilinmeyenleri anlatmak istedim. İşte bazı örnekler:
Âdem ‘le Havva cennetten kovulduklarında Afrika’ya yerleştiler, Paris’e değil.
Bir zaman sonra oğulları dünyayı dolaşmaya çıktığında yazı icat edilmişti; ama Irak’ta, Teksas’ta değil. Cebir de Irak’ta biliniyordu. 1200 yıl önce Muhammed el Harizmi bulmuştu ve logaritma sözü onun adından türetilmişti.İsimler, onları isimlendirenlerle pek uyuşmaz genellikle. Örneğin British Museum’daki Partenon yontuları Elgin mermerleri olarak bilinir oysa Fidias’ ın (Yunanlı heykeltıraş MÖ 490-431) yonttuğu mermerlerdir. Elgin onları müzeye satan İngilizin ismidir.
Avrupa’ya Rönesans’la gelen üç önemli buluş; pusula, barut ve matbaa, aslında Çin’de çoktan beri biliniyordu, Avrupa’nın yeniden bulduğu pekçok şey gibi. Doğu’da Hintliler herkesten önce Dünya’nın yuvarlak olduğunu biliyorlardı; Batı’da ise Mayalar, zamanı doğru biçimde gösteren takvimi yapmışlardı.


1493’te Vatikan, Amerika’yı İspanya’ya, Kara Afrika’yı da Portekiz’e bağışlamıştı; barbar halklara Katolik inancını öğretsinler diye. O zamanlar Amerika İspanya’dan 15, Afrika da Portekiz’den 200 kat fazla nüfusa sahipti.


Tenoçtitlan, Aztek ülkesinin merkezi, bir su kentiydi. Hernan Cortez kenti taş üstünde taş kalmayıncaya dek yıktı. 200 kanonun dolaşabildiği su kanallarını molozlarla doldurdu. Bu, Amerika kıtasındaki ilk su savaşıydı. Tenoçtitlan bugünkü Meksiko kentidir. Suyun aktığı yerlerde otomobiller dolaşıyor.


Arjantin’in en yüksek anıtı 19. yüzyılda Patagonya yerlilerini yok eden General Roca adına dikilmiştir.
Uruguay’ın en geniş caddesi 19.yüzyılda Uruguay yerlilerinin kökünü kazıyan General Rivera’ nın adını taşır.


Özgürlük filozofu John Locke , Kraliyet Afrika şirketi adına köle alıp satardı.
18. yüzyıl doğduğunda İspanya kralı V. Philip taç giymiş ve kuzeni Fransa kralıyla, Gine şirketi siyahları Amerika’ya satabilsin diye bir anlaşma imzalamıştı. Her iki krallık da satıştan yüzde 25 pay alıyordu. Voltaire , Rousseau , İsa , Eşitlik, Umut, Dostluk gibi isimleri olan gemiler köleleri taşımıştı.
ABD’nin iki kurucusunun adı, resmi tarihin sisleri arasında kaybolmuştur. Bugün kimse ne Robert Carter’ ı ne de Vali Morris ‘i anımsar. Yaptıkları unutularak ödüllendirilmiştir. Anayasayı kaleme alan Morris, bir köleyi normal bir insanın beşte üçüne eşit olarak kabul eden maddeye karşı çıkmıştı. Hollywood’un ilk büyük yapıtı “Bir Millet Doğuyor” 1915’te Beyaz Saray’da gösterildiğinde Başkan Wilson ayakta alkışlamıştı. Filmin konusunu da o yazmıştı ve koyu bir Klu Klux Klan hayranıydı.


1234 yılından başlayarak tam yedi yüzyıl boyunca Katolik kilisesi kadınların tapınaklarda şarkı söylemesini yasaklamıştı. Havva kızlarının sesinin kutsal yerleri kirleteceği düşüncesiyle.
1783’te İspanya kralı el işçiliğinin onursuz olmadığını buyurdu. O güne dek bu insanlar saygın kişiler olarak görülmemişlerdi.
1986 yılına dek İngiltere’de okullarda erkek çocukları kemerle, sopalarla, coplarla dövmek yasal cezalar olarak kabul edilirdi.


1793’te eşitlik, özgürlük ve kardeşlik adına Fransız Devrimi erkeklerin yurttaşlık haklarını ilan etti. Kadınların yurttaşlık hakkını öneren Olympia de Gouges’ un kafası giyotinle kesildi. Yarım yüzyıl sonra Paris Komünü’nde bir başka devrimci hükümet seçme hakkını kabul etti. Kadınların oy kullanması ise neredeyse oybirliğiyle (899’a karşı 1) reddedildi.


Bizans imparatoriçesi Theodora, hiçbir zaman devrimci olduğunu söylemedi, öyle de bir hali yoktu; ama 500 yıl önce onun sayesinde Bizans İmparatorluğu boşanmanın ve kürtajın kadınların hakkı olarak tanındığı ilk yer oldu.


Köleci Güney’e karşı savaşı kazanan sanayileşmiş Kuzey’in komutanı Grant, daha sonra ABD başkanı oldu. 1875’te İngiliz baskılarına karşı şunları söylemişti: “200 yıl içinde korumacılık politikamız başarıya ulaştığı zaman serbest ticarete geçeceğiz.” Yani şimdi dünyanın bu en korumacı devleti 2075 yılında serbest ticarete geçecek!


Lootie, küçük ganimet, Avrupa’ya gelen ilk Pekin cinsi köpekti. 1860’ta Londra’ya vardığında İngilizler onu bu isimle vaftiz ettiler. Çünkü yıllarca süren afyon savaşlarının sonunda Çin’de başlayan yağmanın bir parçasıydı. Uyuşturucu satıcısı Kraliçe Viktoria , afyonu toplarıyla kabul ettirmişti. Böylece Çin koskoca bir uyuşturucu bağımlısı ülke olup çıkmıştı. Hem de özgürlük adına, yani ticaretin özgürlüğü adına.1870 yılında Paraguay özgürlük adına, yani ticaretin özgürlüğü adına yok edilmişti. 5 yıllık bir savaşın ardından bu ülke, hiç kimseye tek kuruş borcu olmayan tek Latin Amerika ülkesi, dış borçla tanışıyordu.
Yıkıntıların tozu yatışmadan daha, ilk borç kredisi Londra’dan ulaştı; çünkü Arjantin’e, Uruguay’a ve Brezilya’ya yüklü bir tazminat ödemesi gerekiyordu. Kıyıma uğramış olan ülke (Paraguay) kendi katillerine bu iş için para ödemeye zorlanmıştı.


Haiti de yüklü bir tazminat ödemişti. 1804’te bağımsızlığını kazanan ülke, 150 yıl boyunca Fransa’ya bu günahının kefareti olarak bir servet ödemek zorunda kalmıştı.


Birleşik Devletler’de büyük şirketlerin insan hakları vardır. 1886’da yüksek mahkeme bu hakları özel kuruluşlara da tanıdı. Çok zaman geçmedi, şirketlerinin insan haklarını savunmak için Birleşik Devletler dünyanın farklı yerlerinde on ülkeyi işgal etti. Bunun üzerine Antiemperyalist Birlik’in yöneticisi olan Mark Twain , yıldızların yerine kurukafalar olan bir bayrak önerdi. Bir başka yazar, Ambrose Bierce ise şöyle diyordu: “Savaş, Tanrı’nın bize coğrafyayı öğretmek için seçtiği bir yoldur.”


Toplama kampları Afrika’da doğmuştu. İngilizler başlatmış, Almanlar geliştirmişti. Herman Göring, babasının 1904’te Namibya’da denediği modeli Almanya’da uygulamıştı. Joseph Mengele’ nin öğretmenleri, aşağı ırkların anatomisini Namibya’daki toplama kamplarında öğrenmişlerdi. Tüm kobaylar siyahlardı.


1936’da Uluslararası Olimpiyat Komitesi saygısızlığı kabul etmedi ve Hitler’ in düzenlediği olimpiyatlarda Peru futbol takımı, Hitler’in doğduğu ülke Avusturya futbol takımını 4-2 yenince maçı iptal etti.


Hitler’in hiç arkadaşı yoktu. Rockefeller Vakfı ırk araştırmalarını ve ırkçı Nazi tıbbını paraca desteklemişti. Coca Cola Alman pazarı için Fanta’yı icat etti. IBM Yahudilerin belirlenmesini ve sınıflandırılmasını sağladı; böylece ilk kez delikli kart sistemi denenmiş oldu.


1953’te komünist Almanya’da bir işçi eylemi yapıldı. İşçiler sokaklara döküldü, Sovyet tankları da işçilerin seslerini kesmek için sokakları işgal etti. Bunun üzerine Bertold Brecht. “Hükümet bu halkı dağıtıp başkasını seçse daha kolay olmaz mıydı” diye önerdi.


Pazarlama çalışmaları. Kamuoyu oluşturma. Savaşlar yalan söyleyerek satılır, otomobil satar gibi.
1964’te ABD Vietnam’ı işgal etti. Çünkü Vietnam, Tonkin Körfezi’nde iki ABD gemisine saldırmıştı. Dışişleri Bakanı Robert McNamara, Tonkin Körfezi saldırısı diye bir şeyin hiç olmadığını kabul ettiğinde, savaş binlerce Vietnamlının bağırsaklarını deşmişti çoktan.40 yıl sonra Irak’ta tarih kendini yineledi.


ABD’nin Irak uygarlığını işgalinden binlerce yıl önce o barbar topraklarda evrenin tarihindeki ilk aşk şiiri doğmuştu. Sümer dilinde kil tabletlere yazılmış şiir, bir tanrıça ile çobanın karşılaşmasını anlatıyordu. Tanrıça İnanna o gece bir ölümlü gibi sevmişti. Çoban Dumuzi o gece boyunca ölümsüz olmuştu.


Yaşayan paradokslar, kışkırtan paradokslar:
Aleijadinho , Brezilya’nın en çirkin adamı, koloni dönemi Amerika’sının en güzel haykellerini yarattı.
Marco Polo’ nun bir özgürlük serüveni olan gezi kitabı Cenova’da bir hapishanede yazıldı.
Mançalı Don Kişot , bir başka özgürlük serüveni Sevilla’da bir hapishanede doğdu.
Müziğin en özgür biçimi cazı yaratanlar siyah kölelerin torunlarıydı.En iyi caz gitaristi Django Reinhard’ ın sol elinde sadece iki parmağı vardı.Fransız mutfağının büyük ustası Grimod de la Reyniere’ in elleri yoktu. Kanca ellerle yazar, pişirir ve yerdi.
İspanyolcadan Çeviren: Engin Demiriz (La Jornada, Meksika, 3 Ocak 2008)
Not: Eduardo Galeano, Uruguaylı gazeteci-yazar. Türkçeye de çevrilmiş Aşkın ve Savaşın Gündüz ve Geceleri, Latin Amerika’nın Kesik Damarları, Tepetaklak, Ateş Anıları Üçlemesi Aynalar gibi kitapların yazarıdır.