Kropotkin'in her
elime aldığımda heyecan duyduğum, anarşist komünizm düşüncesinin baş
yapıtlarından birisi olan bu nefis kitabını Mazlum Beyhan'ın mükemmel
çevirisiyle eski basımından okuyalı 10 yıldan çok zaman oldu. Yeniden basılarak
yeni okurlara ulaşacak olmasına çok sevindim.
Kropotkin,
özellikle bu kitabında, anarko-komünist düşüncenin modern tarih içindeki evrimi
konusunda ufuk açıcı temel bir yaklaşımı sergiler: tamamlanmış bir ideoloji ya
da kapalı düşünce sistemi olarak değil, toplumların içinde egemenlerle
ezilenler arasındaki mücadelenin doğurduğu özgün dayanışmacı ve doğrudan
demokratik biçimlerin sürekliliği ve mücadeleler arasındaki ardışık aktarımının
tarihi olarak ele alınan bir "anarşi ilkesi" tarif eder ve bunun
izini "anarşi düşünce ırmağı" içinde sürer. Yani anarşi bir kavramsal
soyutlama değil halk mücadelelerinin yaşayan deneyimlerinden doğup sürekli
zenginleşen bir fikirler dizisidir. Anarşizm kişilere ve örgütlere
indirgenemeyecek olan oluş halindeki çoğul özgürlükçü düşünce ve mücadele
deneyimlerinin felsefi ifadesidir:
"Anarşi
düşünce ırmağının kökenini incelerken karşımıza sürekli olarak iki kaynağın
çıktığını söylemiştik: Birincisi, devletçi-hiyerarşik yapılanmalara ve genel
olarak egemenliğe yöneltilen eleştiri; ikincisi ise, insanlığın ileriye doğru
hareketinde geçmişte gözlenen ve günümüzde gözlenmekte olan yönelişlerin
durmamacasına seçilip ayıklanması..."
Soru basit görünür
ama şimdiye kadarki tüm devrimci mücadelelerin en büyük meselesini ortaya
koyar: Kendi kaderlerini yeniden ele geçirmek için ortak şekilde harekete geçen
insanlar, onlar üzerinde kurulan egemenliği, devlet biçimini yeniden
üretmeksizin nasıl örgütlenir ve yeni bir toplumsal hayatı nasıl kurabilirler?
Komünizm düşüncesi ile anarşizm düşüncesinin vazgeçilmez şekilde birbirine
bağlı olduğunu gösteren en önemli başlangıç noktası işte bu kitaptır.
Elbette üzerine
çok sayıda yeni anarşizm tarihi kitapları yazıldı, tarihsel bilgiler
zenginleştirildi, ve elbette Kropotkin çeşitli yönleriyle eleştirildi de. Ama
şu vazgeçilmez düşünceyi müthiş bir berraklıkla şimdiye kadar en iyi şekilde
ortaya o koydu: anarşi olmadan komünizm, komünizm olmadan anarşi mümkün
değildir.
Bugün sosyalist
solun siyasal seyrinde büyük dönüşümler yaşanıyorsa; devletçi sosyalizm
biçimlerinden öz yönetimci sosyalizm ya da özgürlükçü komünizm biçimlerine
artık geri alınamaz bir dönüşüm yaşanıyorsa; Marksizmin ortodoks devletçi
yorumları içeriden son derece güçlü darbeler aldıysa; çağdaş anti kapitalist
mücadeleler ve sistem karşıtı hareketler sürekli olarak o en eski halk
hareketlerinden beri ortaya çıkıp duran dayanışmacı, doğrudan demokratik, yatay
örgütlenme biçimlerini yeniden keşfedip duruyorsa; anarko-komünist CNT'nin
İspanya Devrimi deneyiminin yenilmiş devrimcilerinin ruhunu tekrar sahneye çağırırcasına
yerel ölçekte öz yönetime dayalı özerk bölgeler oluşturma çabası ile Chiapas'ta
Zapatista deneyimi, Rojava'da YPG deneyimi şu anda bütün dünya devrimcilerine
ilham veriyorsa o halde Kropotkin'in Çağdaş Bilim ve Anarşi'sini şimdi pür
dikkat okumak gerek.
"Hiç kuşku
yok ki anarşizm, insan toplumları içinde her zaman çatışma halinde olduğunu
söylediğimiz iki akımdan ilkine, yani kendileri üzerinde egemenlik kurmaya
çalışan azınlığa karşı daha iyi korunabilmek için basit hukuk kurumları
oluşturan yaratıcı halk hareketlerine bağlanır."
Kafka'nın 15 Ekim
1913'te günlüğüne düştüğü nottaki gibi "Kropotkin'i unutma!"
Kürşat Kızıltuğ
Kürşat Kızıltuğ
Çağdaş Bilim ve
Anarşi
Pyotr Alekseyeviç
Kropotkin
Çeviren Mazlum
Beyhan
Agora Kitaplığı,
Ocak 2015