Antikapitalizm, küresel geçerliliği olsa da yerele kök salmış, taban
hareketleri ve eylemlerinin gevşek birliği olarak varlığını ve etkisini
sürdürmekle birlikte, tutarlı ve bütünlüklü bir felsefe geliştirmekte
yetersiz kalıyor. Bu eksikliği, Ernesto Laclau, Stuart Hall, Antonio
Negri, Gilles Deleuze ve Judith Butler gibi önde gelen radikal
düşünürlerin eserlerini temel alan kültürel teori ile Yeni Sol’un
entelektüel mirası birlikte giderebilir.
Antikapitalizm ve Kültür, işte bu boşluğu doldurmayı amaçlıyor ve
kültürel çalışmaların radikal geleneği ile sermayenin küreselleşmesine
direnmeye çalışan radikal hareketler arasında güçlü bağların olduğunu
savunuyor. Aslında, bu ikilinin birbirine ihtiyacı var; bir yanda teori
muazzam bir çeşitlilik sergileyen antikapitalist eylemler ağını
biçimlendirip yönlendirirken, antikapitalist hareketin büyük enerjisi ve
politik inancı kültürel çalışmalara yeni bir soluk kazandırabilir.
Kitap, Deleuze ve Guattari, Laclau ve Mouffe, Negri ve Hardt olmak üzere
üç ikilinin fikirleri ekseninde, çağdaş ve radikal demokratik bir
Marksist açılımın küresel mücadeleler açısından önemini ortaya koyarak,
günümüzün en can alıcı tartışmalarına katkıda bulunuyor.