Basit küçük
manipülasyonlar çiftlerin gündelik hayatlarının bir parçası olsa da, narsistik
sapkınlık biçimini aldığında önemli bir soruna dönüşür. Narsist partner kendi
iktidarını yerleştirmek ve eşini kendi istediği kişiliğe büründürmek için
baştan çıkartıcı, kurnazca yollara başvurur. Avının kanını sonuna kadar emerek
kendisinde eksik olanı çekip alır ve böylece kendisini tamamlar. Günümüzde
gitgide daha sık rastlanan bir ilişki modeli haline gelen narsistik
manipülasyon ilişkileri bu kitabın konusunu oluşturuyor.
Narsist sapkın her
şeyi birlikte olduğu kişi için yapıyormuş gibi bir hava yaratır, oysa gerçek
amacı onu yok etmektir.
Küçük oyunlarla partnerini ince ince işlerken,
ustalıkla kendisini mağdur gibi gösterir. Partnerini sürekli eleştirerek kişiliğine
yön verir, ona kendi isteklerini unutturur, özsaygısını tüketir. Bunun
sonucunda depresyon, bağımlılık başlar ve mağdur kaçıp kurtulma yetisini de
yitirir. En az fiziksel şiddet kadar yıkıcı olabilen bu psikolojik şiddet,
çoğunlukla mağdurun kendi başına fark edemediği bir şeydir. Çünkü eleştiri
darbeleriyle suçu kendinden başka yerde göremez hale gelmiştir.
Pascale
Chapaux-Morelli ile Pascal Couderc, İkili İlişkilerde Duygusal Manipülasyonda
somut vakalar üzerinden giderek partnerine hayatı zehir eden narsist manipülatörü inceliyorlar ve
onun ortaya çıkışında rol oynayan toplumsal ve psişik etkenleri tartışıyorlar.
Ardından mağdurlara eğilerek, bu kişilerin kendilerine yeni bir hayat
kurabilmeleri için içinde bulundukları bağımlılık durumundan çıkmalarına yardımcı
olacak öneriler getiriyorlar.
Yazarlara göre
çiftler birbirlerini suçluluk uyandırma, şantaj/tehdit, yalan, pohpohlama, değersizleştirme,
bağımlı kılma, sürgüleme gibi farklı yollarla manipüle edebilirler. Manipülatör
kadın ya da erkek olabilmesine karşın genellikle narsistik sapkınların erkek
olmasına vurgu yapmışlar. Yazarlara göre bu erkekler dışarıdan bakıldığında
oldukça etkileyici, ayakları yerden
kesen, kelimeleri
oldukça ustalıkla kullanan, ilişkinin başında partnerin üzerine titreyen
kişilerdir.
Ancak işin iç yüzü
ise karşıdakinden beslenme, empati eksikliği ve narsistik sapkındaki boşluk hissi
ile doludur. Narsistik sapın doyumsuz, tatminsiz, dengesizdir. Haksız çıkmayı
sevmez, iletişimde paradoksal mesajlar kullanır ve yalandan kaçınmaz. Yazarlar
özellikle anne ile bağın güçsüz oluşunun narsistik sapkındaki mekanizma
üzerinde etkili olabileceği görüşündedirler. Ve bu eksiklik partner üzerinden
sağlıksız yollarla tamamlanmaya çalışılır. Bu mekanizma ise yazarlara göre 3
aşamada gerçekleşir:
1) Baştan çıkarma:
sahte bir benlik imajı ile karşı taraf büyülenir
2) İstila:
karşıdakinin bireyselliği işgal edilir ve onun gözünde vazgeçilmez olunur.
Özellikle narsistik sapkının değersizleştirmeleri ve eleştirileri ile öteki
kendi değerinden şüphe duyar.
3) Yıkma:
narsistik sapkının kişiliğinin gerçek yüzü ortaya çıkar ve artık büyü bozulur.