ANNE SEXTON
Oyun yazarı ve şair Anne Sexton 1928’de Massachusetts’de doğdu. Orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak büyüyen Anne, ona uygun görülmüş ‘verili’ hayatı asla benimsemedi. Pamuk tüccarı olan babası alkolikti, annesininse edebi eğilimleri aile yaşamı yüzünden sekteye uğramıştı. Ona çocukluğu boyunca dadılık eden, beraber yaşadıkları büyük halasının bir sinir krizi geçirerek hastaneye yatırılması büyük bir travma yarattı. Süregelen odaklanma sorunu, sınıftaki başkaldırmaları kendini bir yatılı okulda bulmasına sebep oldu. Burada şiir yazmaya ve oyunculuğa başladı. Okulu bitirip üniversiteye başladığı dönemde Alfred Kayo Sexton ile evlendi. 1953’te kızı doğduğunda, Kore’de asker olan kocasının yokluğunda terapiye başlamış bir modeldi Sexton. Westwood Lodge’da tedavi gördü. 1954’te dadısının ölümü üzerine depresyona giren Sexton bir yıl sonra ikici bir kız doğurdu ve terapiye tekrar başlaması gerekti. Durumu kötüleştiği bu dönemde eşi uzaktaydı, çocuk tacizi vakaları ve intihar denemeleri üst üste geldi. Önerilenin aksine hastaneye yatırılmasına ailesi karşı çıktı. Bu sırada terapisti onu yazması için cesaretlendirmekteydi.
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgMXCELneD50tfWPYgPYc4tTTlSS3gIq8Jqei2SZzDBnLaK30CKti1kCVOu7HrfKOgWFiY74mF0_ztkj8gpBiu0eESgxxhfe69YZg9xBpwkfNGRXNMr7MsFad0u1etfqYccDj4earkGSeFS/s320/311446.jpg)
Yıldızlı Gece
Kasaba yoktur,
kara saçlı ağacın
boğulan bir kadın gibi
sıcak gökte süzüldüğü
yer hariç.
kasaba suskundur. Gece, içinde on bir yıldızla fokurdar
Ey yıldızlı gece! İşte bu
istediğim ölümdür
Devinir, hepsi, yaşar
Ay bile bakır zincirlere vurulu fırlar,
atmak isteyen bir tanrı gibi, gözünden çocukları.
Yaşlı görünmez ejder, yıldızları yutar.
Ey yıldızlı gece! İşte bu
istediğim ölümdür:
Gecenin bu aceleci yaratığı tarafından
bu koca ejderce
yutularak hayatımdan ayrılmak
yakınmaksızın
yaşlanmaksızın
yakarmaksızın
Türkçesi: Mavisu Kahya
BÖYLE BİRİSİ
Dışarı çıktım cin çarmış büyücü gibi,
uğursuzluk tutkunu, gece daha yürekli;
şeytanı düşleyerek, yaptım tersliğimi
kır evlerinin üstünden, ışıktan ışığa;
kimsesiz şey, on iki parmaklı akıl fukarası.
Böyle bir kadın tam kadın değildir.
Ben böyle birisi oldum.
Sıcak mağaralar buldum ağaçlar arasında,
tavalar, oymalar, raflarla doldurdum
gömme dolaplar, ipekler, bir sürü öte beriyle;
akşam çorbası pişirdim kurtlar ve periler;
yola getirdim yoldan çıkmışı.
Böyle bir kadın yanlış anlaşılır:
Ben böyle birisi oldum.
Arabana bindim, arabacı.
çıplak kollarımı salladım geçtiğimiz köylerde,
son ışıklı yolları keşfederek; hayatta kaldım
ateşinin hala kalçalarımı ısırdığı yere
ve tekerlerin döndükçe kaburgalarımın kırıldığı.
Böyle bir kadın ölmekten utanmaz.
Ben böyle birisi oldum.
Cumhuriyet Kitap/çev:Cevat Çapan
maxine kumin'e
-sevgili max, bizim dünyamız artık bu-
akıl dupduru olsa
sonra akıl yalın olsa alırsınız bu aklı
alırsınız bu özel durumu ve dersiniz ki
seçme hakkım olsa böyle yaşardım:
mümkün olan şey budur
ne var ki aklı
bütün bunları düşünen kadının, o akıl
bütün bunları mümkün kılan akıl
öyle pek de kolay
kurtaramaz kendini pişmanlıktan
öyle pek de kolay
başaramaz o mucizeyi
aklın ününü oluşturan ya da akla ün katmış olan
canı istediği zaman soyut ve arı olamaz
bu kadın aklı
bilinçle istemeyebilir bile o mucizeyi
bambaşka bir misyonu yüklenecek olan
şu evrende
Anne Sexton, the book of folly,1972